Siyasette ve devlette “atarlı-giderli” ergen tavırları bırakılmalı artık.
Ülkeye zarar ve insanlara acı veriyor. Hele hele yetkili makamlardaki görevliler kendilerine bir çeki düzen vermelidirler. Çünkü hepsi geçici ve emanetçidir.
Seçilmiş olmak, seçilmişler tarafından atanmış olmak, adlarının önünde bir sürü ünvan taşıyor olmak, üzerinde afili kıyafetler taşıyor olmak, rütbeler ve madalyalar size keyfinize göre davranma hakkı vermez. Çünkü halk sizi kendi yerine, kendilerini temsil etmeniz için görevlendirmiştir.
Ailenizden ya da yakınlarınızdan birilerine halkın kesesinden aş, iş, mevki, ihale, çoklu maaş verme hakkınız ve yetkiniz yok. Olamaz.
Bir makamı işgal ediyor olmanız siyasi rakiplerinize ve muhalif düşünen insanlara ve gruplara saygısızca hitap etme, hakaret etme, lakap takma, küfür etme hakkına sahip olmanızı sağlamaz. Kim olursanız olun, kimi temsil ederseniz edin, halkın ne kadarının desteğini almış olursanız olun hiç kimseye sizden farklı düşünüyor diye terörist ya da vatan haini yakıştırması yapma hakkınız yok. Güç sahiplerine yağcılık yapmak gibi huylarınız varsa zaten bulunduğunuz makamı zaman geçirmeksizin terk etmelisiniz.
Tüm halktan toplanan ve halka ait olan vergileri kendinizi destekleyenlere dağıtamazsınız. Herkese eşit ve adil dağıtmak zorundasınız. Belediyelere, Sivil Toplum Kuruluşlarına, meslek odalarına ‘sizden-bizden’ ayrımı yapamazsınız. Oraları ele geçirmek için alavere dalavere yapamazsınız. Oy aldım diye pervasızca davranamazsınız. Devletin malı halkın malıdır. Çarçur edemezsiniz.
Yurt içinde ve yurt dışında halka rağmen halktan gizli saklı iş yapamazsınız. Her şey şeffaf olmalıdır. Hesap verilebilir olmalıdır. Belli aralıklarla halka halkın malını nasıl yönettiğinizi anlaşılır bir dille ve doğru olarak açıklamanız gerekir.
Halk kendini temsil etmek için size geçici süreyle bir emanet vermiştir. Halk sizi, işleri iyi planlayıp iyi yönetmeniz için görevlendirmiştir. Bu görev ise; adalet, güvenlik ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere kurum ve kurallar çerçevesinde insanların kendilerini geliştirebilmelerine, özgür iradeleriyle hareket edebilmelerine, zenginleşmelerine ve mutlu bir yaşam sürmelerine ortam sağlayacak çaba içinde olmanızdır. Ülkenin hem kendi içinde huzurlu ve zengin bir yaşam sürmesi hem de dünya devletleri arasında saygın bir yer kazanması; pasaportuyla, para birimiyle ve ürettikleriyle insanlığa katkılarından dolayı saygın bir yer edinmesini sağlamanızdır. Her adımınızda asıl amacınız bu olmalıdır.
Sizden Anayasa başta olmak üzere yasaları ve ilgili mevzuatı rehber edinerek ülkede yaşamı kolaylaştırmak için çalışmanız beklenir. Evrensel hukuk ilkelerine uygun davranmanız beklenir. Bunları hiçe sayarak ülkenin demografik yapısını, kurum ve kuralların işleyişini değiştiremezsiniz. Kinle, nefretle hareket edemezsiniz. Halka yalan söyleyemezsiniz.
Ayrıştırıcı, ötekileştirici, gerilim yaratan bir dil kullanamazsınız. Birleştirici, barıştırıcı bir yaklaşımla olgun ve bilge tavırlar sergilemek zorundasınız.
Aksi durumda ne olur?
Bir şekilde hiç kimse size itiraz etmese bile tarih sizi kaydeder. Matematik bilimi foyanızı ortaya döker. Sizden öncekiler gibi tarih sizi de hiç yok olmayacak bir başucu kitabının sayfalarına yazar. Binlerce yıldır hep böyle olmuştur. Tarihte nasıl anılmak istediğinize karar vermelisiniz. “Herkes yanlış yapıyor, ben de yapsam ne olur? Başımdaki ne yaparsa ben de öyle yaparım. Güçlüyüz, bize bir şey olmaz. Zaten her şey birbirine karışmış, ben de biraz fırsattan yararlanayım, para toplayıp kendimi kurtarayım.” Öyle bir dünya yok. Hayal görmeyin. En kötü olasılıkta çocuklarınızın ve torunlarınızın başlarını öne eğdirecek biçimde tarih kitaplarına geçeceksiniz.
Kamuda ve siyasette etkili ve yetkili yerlerdeki emanetçiler ergen tavırlarıyla hareket etmeyi bırakıp akıl, vicdan ve sorumluluk duygularını harekete geçirmelidirler. Yıllarca kamu görevi yapmış, özel sektörde bulunmuş ve aktif siyasette bulunmuş bir ağabeyiniz olarak sizlere önerim; tarihe nasıl geçmek istediğinizi bir kez daha düşünmenizdir. Sağlıcakla…