Benzersiz coğrafyası ile birlikte ziyaretçilerine eşsiz bir atmosfer sunan Kaş, günümüzde turizm açısından oldukça gelişmiş bir ilçe olarak dünyanın dört bir yanından gelen turistleri ağırlamaktadır. Doğal güzellikleri ve tarihi yapıları ile dünya çapında bilinen Kaş, sahip olduğu köklü tarih ve eşsiz doğası ile hem yerli hem de yabancı turistleri kendine bir mıknatıs gibi çekebilmektedir. Toros Dağlarının arkasına alan Kaş ilçesi, her sene yaz mevsiminde yabancı ve yerli olmak üzere binlerce turist ağırlamaktadır. Plajlardan, mağaralara, köylerden yarımadalara Kaş, doğal güzelliklerden oluşan bir cennettir.
Merkezde bile kafanızı çevirdiğinizde deniz gördüğünüz, birkaç adımda plajlara ulaşabildiğiniz ve mavinin en güzel tonlarına tanıklık edeceğiniz bu ilçe, şarkılara konu olan, gidenin dönmek istemediği, dönenin tekrar girmek istediği bir yerdir. Doğal güzellikleri ile insanı kendine hayran bırakmakta olan kaş, sınırları içerisinde bulundurduğu doğa harikası oluşumları ile gezi listelerinin başında konumlanıp, Antalya’nın en çok ziyaret edilen ilçelerinden biri olma niteliğindedir. Biz bugün Kaş’ın sınırları içerisinde bulunan, görüntüsü ve eşsiz rengi ile peri masallarını andıran, ilçenin en dikkat çekici doğal güzelliklerinden biri olan Mavi Mağara’ya bir ziyaret gerçekleştireceğiz sizinle. Hazırsanız başlayalım yolculuğumuza, çevirelim rotamızı mavilikler diyarı Kaş’ a ve atalım ilk adımımızı bu büyülü mağaraya…
1972 YILINDA KEŞFEDİLİYOR
Dillere destan güzelliği ile her sene dünyanın her yerinden turisti kendine kolaylıkla çekebilen bu ilçenin, en dikkat çekici unsurlarından biri olan, mavinin daha önce hiç görmediğiniz tonunu ziyaretçilerine cömertçe sunacak olan bu mağara, Kaş- Kalkan arası deniz kıyısında Kaputaş Plajı yakınlarında, Kaş’a 18 km, Kalkan’a ise 6 km mesafede yer almaktadır. Dünya’da çok az örneği bulunan Mavi Mağara’nın keşfi 1972 senesinde jeolog Dr. Temuçin Aygen tarafından keşfediliyor.
İSMİNİ NEREDEN ALDIĞI VE JEOLOJİK ÖZELLİKLERİNE DAİR
Şimdi dilerseniz önce bu mağaranın sahip olduğu jeolojik özelliklerden ve mavinin içerisinde oluşan mavi ışıktan ve bunun sonucunda mağaranın Mavi Taş olarak anılmasından bahsedelim. Mağara, 50 metre uzunluğa,40 metre genişliğe ve 15 metre yüksekliğe sahip. Çeşitli kanallar ve odacıklardan oluşan Mavi Taş Mağarası, iç ve dış kısım olmak üzere iki şekilde ele alınıyor. Canlı çeşitliliği ile de dikkatleri üzerine çeken bu mağara aynı zamanda sahip olduğu jeolojik yapı ve derinlik özellikleri ile de dalış yapmak isteyen her seviyedeki dalgıcın beklentilerini karşılıyor. Bu doğa harikası ismini ise, dış kısmındaki denizden içeri giren güneş ışığının dar açıyla suya yansıma yaparak oluşturduğu mavi ışıktan alıyor.
GİRİŞ ÜCRETİ BULUNMUYOR
Mağara Akdeniz’in İncisi olarak anılan Kaş ilçesinin en çok ziyaret gören doğal güzelliklerinden biri. Buraya her sene Nisan ve Mayıs ayından başlamak üzere sezon boyunca ciddi bir turist akını gerçekleşiyor. Hem yerli hem de yabancı turistlerin en uğrak rotalarından biri olan bu mağaraya giriş ücretinin olmaması ise mağarayı cazip kılan özelliklerden biri.
MAVİ TAŞ’A NASIL ULAŞILIYOR?
Mağaraya pek çok şekilde ulaşım sağlamak mümkün. İlçenin merkezinden mağaraya sürekli olarak gerçekleşen turlar mevcut. Bu turlara katılıp mağaraya kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Bununla beraber motorlu tekneler ile yapacağınız 15 dakikalık bir yolculuk sonrası Meis Limanı’ndan yine Mavi Taş’ a kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Bu turlara ise en fazla 6 kişi ile maksimum 45 dakika katılım sağlayabilirsiniz.
HEM PROFESYONEL HEM DE AMATÖR DALIŞ EKİPLERİ
Güzelliği ile peri masallarını andıran bu mağarada, dalış yapmak isteyen ziyaretçilerin de tüm beklentilerine cevap verir nitelikte. Mağaranın hemen dış kısmında yer almakta olan hem profesyonel hem de amatör dalış ekipleri, burada dalış gerçekleştirmek isteyen ziyaretçiler için de bir yol haritası çizerek, misafirlere son derece yardımcı olmakta. Altının üstünden bile berrak olduğu bu mağara, aynı zamanda bölgede bulunan kaptanların söylediklerine göre eskiden fok balıklarının sık sık uğradığı alanlardan biriymiş. Kaptanlar günümüzde de eğer mağara Nisan ve Mayıs ayları içerisinde ziyaret edilirse foklarla karşılaşma olasılığımızın yüksek olduğunu aktarıyor.
