En önemli sorunların başında yüksek enflasyon gelmektedir. Yüksek enflasyon, Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır çözülememiş ekonomik sorunlarından biridir.

Türkiye’nin uzun yıllardır enflasyon ortalaması TÜFE için yüzde 39, ÜFE için yüzde 38 dolaylarında seyretmektedir. Aslında 2001 krizinden sonra aşağı yönlü bir ivme kazanmış olsa bile enflasyon oranları dünya ortalamasına göre hala çok yüksektir ve son yıllarda yeniden artış eğilimi içine girmiştir.

TCMB’nin yasasında yer alan “TCMB ‘nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır” ifadesi Türkiye’de para politikasının amacının fiyat istikrarı olduğunu gösteriyor. Merkez banaksı bu amaca ulaşabilmek için enflasyon hedeflemesi adı altında bir strateji uyguluyor. Merkez Bankası hedefi tutturabilmek için buna uygun bir para politikası da benimsemiş durumdadır. Merkez Bankasının uyguladığı para politikasının başarısını ölçebilmek için beklenen ve gerçekleşen enflasyon oranlarına bakmak gereklidir.

TÜİK’in verileri değerlendirildiğine ise 2009 ve 2010 yıllarında küresel krizin neden olduğu ekonomik küçülmenin yarattığı çöküşüşün etkisiyle ortaya çıkan geçici bir başarı dışında para politikasının başarısız olduğunu açıkça söyleyebiliriz.

Bu durumda Türkiye’nin 2001 krizi sonrasında IMF ile birlikte uyguladığı program dışında enflasyonla mücadele konusunda başarılı olamadığı görülebilir. Aslında Türkiye’nin enflasyonla mücadeleyi görünüşte yürüttüğünü, gerçek uğraşısının enflasyon değil büyüme olduğunu söyleyebiliriz.

Bir diğer önemli sorun ise işsizlik sorundur. Türkiye son 30 yıl içerisinde ortalama yüzde 9’luk bir işsizlik oranına sahip olmuştur. Aslında bu oran gelişmiş ülkeler kıyasla yüksek bir orandır. 2001 krizinden sonraki süreç ise işsizlik oranlarının yukarıya doğru bir ivme kazanmıştır. Özellikle genç işsizlik oranında artışalar oldukça yüksek düzeylere gelmiştir.

Türkiye’nin istihdam ve işsizlik açısından önemli bir sorunu da kadınların istihdama girme oranının düşüklüğüdür.

Bir diğer önemli sorun ise gelir dağılımının bozukluğudur. Gelir dağılımın bozukluğunun giderilmesi aslında yapısal reformlar konusunun önemli bir parçasıdır. Önerilen politikalardan birisi asgari ücretin yükseltilmesi ve vergilerden muaf tutulması yönündedir. Yapısal reformların aslında Devletin son dönemlerde sosyal güvenlik sisteminde rolünün azaltılması, bireysel emeklilik sisteminin büyük bir kısmının finansal piyasalara bırakılmasını hedefleyen bu reform önerileri aslında bir anlamda insanları daha da yoksullaştırmaktadır. Yapısal reformların işgücü piyasalarını esnekleştirmek ve işten çıkarmaları kolay hale getirmektedir. Nitekim son dönemlerde kıdem tazminatlarında ortaya çıkan sorunlar bunun en iyi göstergesidir sanki.

Aslında Türkiye ekonomisinin bir takım yapısal sorunları vardır. Bu yapısal sorunların bir an önce çözümlenmesi ve yeni bir iktisat politikası seçeneğini tartışmaya ihtiyacı vardır.

Prof  Dr. Y. Koray DUMAN