Sabahleyin uyanmak, yeni güne erişmek, çevremizdekilere “Günaydın” demek, insanlara, aileye neler yapacağım anlamındadır. Mesele sağlıklı olmakta. Sağlık olmayınca, gökyüzünün karanlık olduğunu düşünür insan. Belli bir yaştan sonra sağlık sorunları yerleşir vücuda. Yenmek lazım diye düşünürüz. Yenmeliyiz de çünkü deneyimlerin bir şekilde paylaşılması, aktarılması gerekir geleceğe. Ben böyle düşünüyorum. İçimizde karanlığı aydınlığa dönüştürecek çok nüve var. Sevgi ve neşe duymak, neşelenmek daima güzellikler, dayanma gücünü oluşturur. Görev tamamlandığında zaten görevi bir başkası alır eline. Bizim yerimizi kapmak isteyenler fazlaca sıra bekliyor.

Hava soğuk, rüzgar esiyor durmadan. İçimizdeki sızı büyüyor. Sıkıntı ve kasvet basıyor insanı. Hemen günlük yapacaklarımızı yapmalıyız. Kişisel temizlik sonrası, kahvaltımızı yapıp evden çıkmalı ve birkaç dakika yürümek yararlı olur sanırım. Hiçbir şey yapamıyorsak pencereden izlemeliyiz insanları. İnsan insana güç verir. Kötülüğü değil, iyi olanları görmeli, kendimizi yenilemeliyiz.

İller arası yolculuk, homurdanan motoru ile yol alırken gezip görmenin hazzını yaşamalıyız.  Yaşamak hem yalnızlığı hem de kalabalığı ifade eder.

Etrafımızda gündem şiddet üzerine. Diğer yandan geçim sıkıntısı görsel ve duysal basının baskılaması ile gerginlik oluşmaktadır. Yapılan yanlışları bilmiyoruz. Birileri söylerse acaba diyoruz. Ne doğruları ne yalanları ayıramaz duruma geldik. Çevremizdeki çıkarcı ülkeler habire oyun oynuyor. Çıkarlarını bize şantaj olarak kullanıyorlar. ABD (USA) yıllarca bizi kullandı. Nerede miyadı dolmuş silah, revo varsa bize sattılar ya da koşullu bağış verdiler. Ülkemizin tarımını bitirdiler. Ne zaman bir çıkış yapsak, geri dur diye kafamıza vurdular. Liberal ekonomi ile ülkemize girdiler borsa ile birikimlerimizi alıp gittiler. Kapitalizmin en acımasız şekli yaşandı. Yaşanıyor. 

Ruslara gelince; 1917 Bolşevik devriminde, Atatürk ile kurulan ilişkileri saymazsak, tarih boyunca hep savaştık. Dostluk görmedik. Aşağı tükürüyorum sakal yukarı tükürüyorum bıyık misali.  Biz kiminle dostuz acaba? Ne kadar gergin durum?

Ne yapalım?

Atatürk’ün vasiyetine uymaktan başka çare yok. “Türk çalış öğün güven!” Çalışacağız, durmadan bıkmadan. Savaş aracını kendimiz üreteceğiz. Öleceksek öleceğiz. Bu ülkede güvenle yaşayacağız. Bu arada birbirimizi kırmadan. Akıl yolunu kullanacağız. Danışıp konuşacağız.