Türkiye’de kadın hakları mücadelesi devam ediyor. Antalya Tabip Odası 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi. Kadın sağlık emekçileri adına Antalya Tabip Odası üyesi Dr. Dr. Güray Ünlü basın açıklamasını okudu. Dr. Ünlü okuduğu basın açıklamasında kadınların tarih boyunca çalışma hayatında dezavantajlı konumda olduğu, günümüzde ise sağlık sektöründe yoğun emek harcamalarına rağmen eşitsizliklerle karşılaştıklarını ifade etti.
Dr. Ünlü, konuşmasının başında; “Clara Zetkin bir aktivist ve kadın hakları savunucusuydu. Zetkin, 1910 yılında Kopenhag'daki Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı'nda Dünya Kadınlar Günü fikrini önerdi.1975'te BM'nin Dünya Kadınlar Günü'nü kabul etmesiyle gün resmiyet kazandı” ifadelerine yer verdi.
“KADIN HAKLARINI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KAZANDIRDI”
Dr. Ünlü; “Dünyada sanayi devrimiyle işçi hareketleri ve örgütlenmesi başlarken, topraklarımızda da eş zamanlı toplumsal hareketler başlamıştır” diyen Dr. Ünlü, “Osmanlı Devleti’nde kadınlar tekstil, ayakkabı imalatı, tütün sıkıştırma, ipek işçiliği, pamuk ekimi, halı, simle işleme, iplik bükme gibi tarım ve sanayiyle ilgili işlerde çalışmaktaydı. Kadının ötekileştirilerek eve hapsedilmeye çalışıldığı yıllarda, Mustafa Kemal Atatürk, kadının eşit haklara sahipliği için 1926 yılında Medeni Kanun’u ilan etmiş ve 1934’te kadına seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Kadınların devlet kurumlarında memur olarak çalışabilmelerine dair ilk düzenleme 1926 yılındaki Memurin Kanunu ile olmuştur” diye konuştu.
“KADINLAR ERKEKLERDEN DAHA FAZLA SORUN YAŞAMAKTADIR”
Kadınların geçmiş yıllardan beri erkeklere nazaran çalışma hayatında daha dezavantajlı olduğunu vurgulayan Dr. Ünlü, “Ev içi ve ev dışındaki sorumluluklarını yerine getiren kadının, erkekten iki kat fazla çalıştığı görülür. Kadınların aile içi görev ve sorumluluklarının fazla olması, çocuklu kadınların bakıcı sorunu, çalıştıkları işlerde çoğunlukla erkeklerden daha az ücret almaları ve iş ortamında şiddet/taciz gibi olaylarla karşılaşmaları başlıca sorunlar arasında yer alır. Düşük ücretli, niteliksiz işlerde erkeklerin alternatifi şeklinde muamele gören kadınlar, işe alımlarda da erkeklerden daha fazla sorun yaşamaktadır” dedi.
“KADINLARA ÖZGÜ MESLEKLER”
“Çalışma yaşamı içinde kadınların sayısı arttıkça “kadınlara özgü meslekler” olarak nitelenen meslek grupları oluşmuştur ve sağlık sektörü, kadınların daha yoğun çalıştığı bir sektördür” diyen Dr. Ünlü, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Yoğun çalışma saatleri, düzensiz hayat, uykusuzluk, yorgunluk, tükenmişlik duygusu, hasta ve hasta yakınlarının, hastane yöneticilerinin uyguladığı her türlü şiddet ve iletişim sorunu, nöbet, icapçılık, esnek çalışma sistemi tüm sağlık emekçilerinin karşılaştıkları zorluklardandır. Sağlıkta şiddet, sağlık çalışanları için en büyük tehditlerdendir.”
EŞİT İŞE, EŞİT ÜCRET İLKESİ
Eşit işe, eşit ücret ilkesi, anayasa ve iş kanununda yer alsa da uygulamada tam olarak sağlanamadığını dile getiren Dr. Ünlü, “Sağlık bilimleri alanında kadın öğrencilerin oranı yüzde 65 iken, tıp bilimlerinde bu oran yüzde 51’dir. Kadın akademisyen oranı Avrupa Birliği’nde 2019 yılında yüzde 42 iken, Türkiye’de yüzde 45 ile ortalamanın üzerindedir. Sevindirici olarak beşerî bilimler, güzel sanatlar ve tıp disiplinlerindeki kadın oranı yüzde 45’in de üzerinde olmasıdır. Yüzde 55 kadın yönetici kendilerini kabul ettirmek için erkek yöneticilere göre daha çok çalıştıklarını, yüzde 60’ı cinsiyete dayalı dezavantajlı durumlar yaşadıklarını ifade etmiştir. İdari görevlerde yetki ve sorumluluk arttıkça, kadın akademisyen oranının düştüğü gözlemlenmekte” diye konuştu.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR
“İstanbul sözleşmesi, 2011’ de İstanbul’da imzalanmıştı. Sözleşme; kapsamına giren bütün şiddet biçimlerine karşı gereken yasal tedbirleri almaya, tüm toplumu, özellikle erkekleri aktif şekilde katkıda bulunmaya davet etmekteydi” diyen Dr. Ünlü konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Ülkemiz 20 Mart 2021’de bu sözleşmeden çekildiğini duyurdu. Aile içi şiddet ve sokakta şiddet, kadın can güvenliğini tehdit etmekte, kadın cinayetleri her geçen yıl artıyor. Alınan önlemler yetersiz. Şu anda Türkiye’de anayasa ve iş kanunu kadınların çalışma haklarını güvence altına alırken, 6284 Sayılı Kanun ile kadına yönelik şiddetle mücadele ediliyor. Kanunların uygulanmasında erkekler lehine hafifletici unsurların kullanılması, tüm kadınlar için ağır düzeyde rahatsızlık vericidir. Birleşmiş Milletler mor, yeşil ve beyazı kadın direnişini temsilen kabul etmiştir. Mor, adalet ve saygınlığı ifade ediyor. Yeşil umudu temsil ediyor. Beyaz ise, saflık anlamına geliyor. Mor, yeşil ve beyaz ile adalet ve saygınlık umuduyla çalışan tüm emekçi kadınların, tıbbi ve bilimsel başarılara imza atan kadınların ve gelecek nesillere ilham veren tüm öncü kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun”