Akdeniz Üniversitesi Sosyal Politika ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ASPAG) yürütücülüğünde Friedrich Ebert Stiftung Derneği, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Nüfus ve Göç Uygulama ve Araştırma Merkezi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Batı Akdeniz Göç Çalıştayı 10 Ekim'de başlayan çalıştay 11 Ekim'de sona erecek. Çalıştay kapsamında dünya genelinde yaşanan göçler ele alındı. Antalya'nın Kepez ilçesi kültür mahallesi öğretmen evinde düzenlendi. Çalıştaya Antalya'dan çevre illerden Araştırmacı, katılımcı, sosyolog, belediyelerin sosyal hizmetleri ve pek çok katılımcı katıldı. Batı Akdeniz Göç Çalıştayına ASPAG Başkanı Prof. Dr. Erol Esen başkanlık etti.
Batı Akdeniz Göç Çalıştayında ilk oturumda Türkiye’de Göç Araştırmaları Aktörler, İşbirliği Ağları ve Proje Kaynakları ele alındı. Ardından Kentlerde Uluslararası Göç ve Uyum Faaliyetleri: Ne Yapıyoruz? Ne Yapılmalı? İbrahim Vurgun Kavlak (SGDD-ASAM Genel Müdürü, Ankara) ile konuya giriş ve katılımcılarla Beyin Fırtınası, Prof. Dr. Songül Sallan GÜL, Süleyman Demirel Üniversitesi ile sona erecek.
BATI AKDENİZ ÇALIŞTAYI DÜZENLENDİ
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Politika ve Göç Çalışmaları Uygulama ve araştırma merkezi (ASPAG) Erol Esen, Çalıştayın asıl amacının hem araştırmacıları hem de il göç idaresi, sosyal hizmetleri ve göçmenlerle bir yakın olanları bir araya getirmek olduğunu ifade ederek, "Batı Akdeniz Göç Çalıştayında aslında yapmak istediğim şey burada göçün iki önemli aktörünü buluşturmak. Bir tarafta göç araştırmacıları, akademisyenler, araştırma görevlileriyle başlıyor bu. Profesörlere kadar gidiyor. Onları buraya getirmek, öbür tarafta da göçmenlerle birebir çalışan, sosyal hizmet uzmanları olabilir, sağlık alanında olabilir, il göç idaresinde olabilir, farklı kurum ve kuruluşlarda, belediyelerde olabilir, sivil toplum gönüllüleri olabilir. Onları burada bir araya getirip ne yapabiliriz, birlikte neler olabilir? Çünkü göç zaman zaman hakikaten fırtınalı bir alana dönüşüyor. Biz bu birlikte yaşamayı nasıl normalleştirebiliriz? Nasıl birbirimizi daha yakından tanıyabiliriz? O amaçla aslında bu toplantıyı yapıyoruz. Batı Akdeniz, çünkü Antalya, Burdur ve Isparta illerinde çalışan, göçmenlerle çalışanları bir araya getiriyoruz. Pek çok kişiyi davet ettik. Akademisyenler ise Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde göç araştırmaları merkezleri dahilinde çalışanlar veya çeşitli bölümlerde çalışan akademisyenler oluyor" şeklinde söyledi.
TÜRKİYE GÖÇ AKININA MARUZ KALACAK
ASPAG Başkanı Prof. Dr. Esen konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Göçmenler akın akın geliyor, daha da gelecek bunun. Duracak gibi değil. Çünkü ileride çok daha farklı sorunlardan dolayı göçmenler veya göç akınlarına maruz kalacağız. İki kıta arasında olan ve göç edenlerin veya göç akınlarının aslında transit olarak Geçecekleri bir ülkeyiz ama hepsinin de geçip gideceğini de düşünmüyorum. Avrupa'ya giriş giderek zorlaşıyor. Çoğu da bizde burada kalacağını düşünüyorum. Göçün daha da arttığı veya sorunların çok daha karmaşık olmadan Bizim bu konuda hem kamu personelimizi bu konuda güçlendirmemiz lazım. Onların bu konuyu daha iyi bir şekilde bunun üstesinden gelmesini sağlamamız lazım. Ama aynı zamanda da halk arasında farklı kültürlerden gelen insanlar için insanlar konusunda ne bileyim iletişim sorunlarını çözmemiz lazım. Farklı kültürlerin birlikte olabilmesi konusundaki koşulları iyileştirmemiz lazım. Değilse dediğim gibi yani ileride bu bizim için çok daha karmaşık hale gelebilir. Yani tabi birçok Avrupa ülkesi gibi bizim ne bileyim 50 yılı 60 yılı bulan bir göç deneyimimiz yok. Göçmenlerle öyle bir deneyimimiz yok. Ama bizim bir yerde başlamamız gerekiyor. Suriyelilerle biliyorsunuz daha çok bu göç konusu güncel olmaya başladı. Ve yani şurada bizim en fazla 10 bilemediniz 15 yıl. Ve Almanya'da mesela bizim sık sık bu konuda birlikte çalıştığımız Almanya'daki kurumlarda yani 60 yılı geçmiş, 70 yılı alarm bir göç deneyimi var ve hala orada onlarca yüzlerce problem var. Yani biz daha bu işin o kadar çok başındayız ki akademisyenler burada çok önemli bir aktör. Akademisyenleri ile bu konuyu konuşup geleceğin konularını araştırmalarını bilgi üretmelerini sağlamamız gerekiyor."
ANTALYA'DA GÖÇMENLER ARTIYOR
Prof. Dr. Esen Antalya’da yüksek sayıda göçmen olduğunu aktardı. Prof. Dr. Antalya’da bazı bölgelerde yüzde 20 göçmen sınırının dolduğunu ve mahallelerin göçe kapatıldığını ifade ederek, "Antalya'nın altyapısı diğer illere göre çok daha gelişmiş. Çünkü turizmde bizim çok uzun yıllardır deneyimimiz var. Ama turizmle göçmenleri karıştırmamak lazım. Turist gelir, bir hafta, iki hafta, beş hafta hizmetini alır gider ama göçmen kısmen daha uzun kalır ve onların ihtiyaçları vardır. Onların uluslararası anlaşmalara dayanan bir takım kamu haklarına sahiptirler. Bu hizmetleri, bu hakları kendilerine ulaştıramazsanız sorun olur. Mahallede oluşan sorunlardan hepimiz sorumluyuz. Dolayısıyla bu kapasiteleri tabii ki geliştirmemiz lazım. Zaten mesela Antalya'da nüfus yani mahallelerde 10 farklı mahalle Antalya'da göç ikametine, göçmenlerin ikametine kapatıldı. Niye? Çünkü göçmen oranı Yüzde 20'nin üzerine çıktı. Yüzde 20'den sonra kapanıyor. Göçmenlerin oraya taşınması. Yani bu şunu gösteriyor aslında. Burada çok yüksek sayıda aslında göçmen var. Diyorum diğer illere göre belki çok daha iyi donanımlıyız. Göçmenlerle birlikte yaşamak konusunda. Ama daha da iyi olmak zorundayız. 17 milyon turisti biz yılda burada ağırlıyoruz. Öbür taraftan yaklaşık 130 bin yerleşik göçmen var. Bir de yaklaşık belki 7 bin-8 bin de geçici veya öğrenci olarak veya işte yine uluslararası koruma altında olan mülteci demeyeyim ama sığınmacı bulunuyor. Yani bütün bu farklı profillerde göçmenleri düşündüğümüzde daha çok şey öğrenmemiz gerekir diye düşünüyorum" dedi.
KONYAALTIN'DA ÜÇ MAHALLE GÖÇMEN İKAMETİNE KAPATILDI
Konyaaltı’nda Liman, Hurma ve Sarısu mahallerinin göçmenlere ikametin kapatıldığını delirterek, "Konyaaltı'nda üç mahalleyi biliyorum. Yanılmıyorsam Hurma var, Liman var ve Sarı Su var. Bu üç mahalleye de göçmenlerin ikamet etmesi mümkün değil. Şu an İçişleri Bakanlığı tarafından göçmen ikametine kapatılan mahalleler" sözlerine son verdi.