Eylül ayı geldi, okullar açılıyor. Antalya’nın cadde ve sokaklarında tatlı bir telaş var.
Ama bu telaşın bir de karanlık yüzü var: Trafik! Yazın sahil yolunda rahatça ilerlerken şimdi her köşe başında, ışıkta, dönemeçte tıkanan trafiği görüyoruz. Sabahları işe yetişmeye çalışanlar, okula geç kalmamak için koşuşturan çocuklar ve onları okula bırakmaya çalışan veliler... Hepimiz aynı dertten mustaribiz.
Antalya, hem turizm hem de yerleşim açısından büyüyen bir şehir. Ama bu büyüme, trafiğe yansıyınca işler biraz karışıyor. Sabahın erken saatlerinde ve akşamın iş çıkışlarında şehirde hareket etmek tam bir sabır testi. Trafikte kaybedilen zaman, yaşanan stres ve bu arada yollarda oluşan kazalar… Bunlar hepimizin günlük hayatını zorlaştırıyor.
Aslında çözüm basit gibi görünüyor; toplu taşıma kullanmak, bisikletle gitmek, mümkünse yürümek. Ama bazen işler teoride kaldığı gibi olmuyor. Antalya’nın toplu taşıma sistemi yeterince gelişmemiş olabiliyor ya da bisiklet yolları her yere ulaşamıyor. Hele bir de sıcaklar işin içine girince, çoğu zaman rahatımızdan ödün vermek istemiyoruz.
Veliler olarak bizlere de büyük iş düşüyor. Okul servislerini tercih etmek, çocuklarımızı toplu taşımaya alıştırmak, biraz da sabahları erken çıkmak. Belki de biraz sabır göstermek. Çünkü bu sorun sadece bizim değil, tüm şehrin sorunu. Biraz dikkat, biraz empati ve bolca hoşgörü ile trafiği birlikte aşabiliriz.
Antalya’nın güzel sokakları, deniz kokan caddeleri ve sıcak insanlarıyla daha yaşanabilir bir şehir olması bizim elimizde. Bu yıl okullar açılırken, trafiği bir sorun değil, çözülebilecek bir meydan okuma olarak görsek ne güzel olur. Birlikte, Antalya'nın trafiğini rahatlatmak mümkün!