Hatay’ın Samandağ ilçesinde TOKİ projeleri için tarım arazileri ve zeytinlikler acil kamulaştırılırken, artan maliyetler nedeniyle çiftçiler arazilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Hatay’ın Samandağ ilçesinde yaşanan olaylar, akıllara durgunluk verdi. TOKİ tarafından yürütülen projeler kapsamında acil kamulaştırma kararıyla tarım zeytinlik alanları imara açılıp talan edildi. Benzer endişeler Antalyalı çiftçilerini tedirgin ederken, Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi eski Başkanı Vahap Tunçer, “Çiftçi, üretimden uzaklaştırılıyor ve tarla boş kaldığında araziler acil kamulaştırılıp başkalarına devrediliyor” dedi.
ÜRETİCİ NE YAPACAĞINI ŞAŞIRDI
Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle ekim yapamayan çiftçilerin arazileri de tehdit altında. 2024 yılında Tarım Bakanlığı, üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin, arazinin vasfının değiştirilmemesi ve kiralayan tarafından tarımsal üretimde kullanılması şartıyla bakanlıkça sezonluk olarak kiraya verileceğini açıklamıştı. Başta Antalya olmak üzere pek çok çiftçi ve uzman, bu karara tepki göstermişti. İmar talanı için acil kamulaştırma, artan maliyet, el koyma girişimleri, kuraklık ve susuzluk çiftçileri endişelendiriyor. Hal böyle olunca çiftçiler de kıskaç altında kaldı. Yapılan destekler yetersiz olunca üreticiler ne yapacağını şaşırmış hale geldi.
RANTA VE TALANA KURBAN EDİLMESİN
Benzer sorunla karşılaşan Antalyalı çiftçiler de, artan maliyet nedeniyle ekilmeyen arazileri, devletin el koyma ve acil kamulaştırma endişesi içinde kaldı. Ekim yapamayan Antalyalı çiftçiler yaşananlara isyan ederken, antalyaningundemi.com’a özel olarak açıklama yapan ZMO Antalya Şubesi eski Başkanı Vahap Tunçer, yaşananların sadece üretimi değil, tarımın geleceğini de tehdit ettiğini söyledi. Dikkat çekici açıklamalarda bulunan Tuncer, korunması gereken tarım alanlarının ranta ve talana kurban edilmemesi gerektiğini vurguladı.
TARIM ALANLARI KURBAN EDİLİYOR
Tuncer, Hatay Samandağ, Malatya, Adıyaman ve Kahramanmaraş gibi şehirlerde acil kamulaştırmayla el koymaların, TOKİ’nin inşaat projeleriyle doğrudan ilgili olduğunu ifade etti. İnşaat alanları yaratmak için tarım arazilerinin tahrip edildiğini söyleyen Başkan Tuncer, “Tarım topraklarını korumakla yükümlü olan yasal düzenlemeler göz ardı ediliyor. Hatay’daki zeytinlikler, Zeytin Kanunu’na göre korunması gerekirken inşaat projeleri uğruna tahrip ediliyor. Oysa bu yasa, zeytin ağaçlarının kesilmesini yasaklar ve bu bir suç olarak tanımlanır. Buna rağmen devlet, kendi imkanlarını kullanarak çiftçilerin geçim kaynağı olan zeytinlikleri inşaat projelerine kurban ediyor” diye konuştu.
KURAKLIK VE SUSUZLUK KRİZİ
Antalya özelinde, tarım arazilerinin ekilip dikilmemesi gibi bir sorunun daha az görüldüğünü dile getiren Tuncer, Antalya’da tarım için iklimin son derece uygun ve toprağın oldukça verimli olduğunu söyleyerek, konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Antalyalı çiftçiler, araziyi ya kendisi işliyor ya da kiralama yoluyla değerlendiriyor. Ancak risk, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Ege’nin bazı bölgelerinde daha büyük. Ege Bölgesi’nde bu yıl su kıtlığı nedeniyle mısır ekimi yarı yarıya azaldı. Bu bölge aynı zamanda bir hayvancılık merkezi. Eğer burada mısır ekimi yapılamazsa hayvancılık nasıl sürdürülecek? Çiftçiler su desteği olmadan nasıl mısır ya da pamuk ekecek? Dolayısıyla yaz aylarında tarlalar boş kalacak”.
KAMULAŞTIRILIP BAŞKALARINA DEVREDİLİYOR
Devletin bu durumda çiftçiye destek olması, gübre, ilaç, tohum, mazot ve elektrik gibi maliyetlerde çiftçiyi rahatlatması beklenirken, tam tersi bir politika izlediğini söyleyen Vahap Tuncer, “Çiftçi, üretimden uzaklaştırılıyor ve tarla boş kaldığında araziler kamulaştırılıp başkalarına devrediliyor. Özellikle deprem bölgelerinde bu araziler inşaat alanı olarak kullanılıyor. Bu durum, geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren kanunla hız kazandı. Bu arazilerin kiralanması konusunda çiftçiler pek tercih edilemiyor. Zira kendi tarlasını ekmekte zorlanan bir çiftçi, komşusunun arazisini kiralamakta daha da zorlanıyor. Bu da büyük şirketlerin tarım arazilerini ele geçirmesine zemin hazırlıyor. Sonuç olarak, tarım sektöründe kapitalist üretim ilişkileri yerleşmeye çalışıyor. Eğer bir şirket kar elde edemiyorsa toprak boş kalıyor ya da kısa vadede maksimum kar anlayışıyla toprak tüketiliyor” diye konuştu.
ÇİFTÇİYE KÖSTEK DEĞİL DESTEK OLUNMALI
Türk tarımının kurtuluşunun çiftçiyi toprakla barıştırmaktan geçtiğini söyleyen ZMO Antalya Şubesi Eski Başkanı Vahap Tuncer, “Çiftçilere ihtiyaç duydukları her alanda destek sağlanmalı, üretim süreçlerine katılmaları teşvik edilmeli. Bu yanlış politikalar yalnızca tarımda değil; ekonomi, finans, üretim ve sanayi gibi birçok alanda da görülüyor. Maalesef tarım sektörü en fazla zararı gören alanların başında geliyor. Son yıllarda don hasarına uğrayan çiftçiler seslerini duyurmaya çalışırken, yetkililer zararların telafi edilebilir olduğunu belirtip durumu geçiştiriyorlar” dedi.
ZORLA EL KONULMASI DOĞRU DEĞİLDİR
ZMO Antalya Şubesi eski Başkanı Vahap Tuncer, gerekçe ne olursa olsun inşaat için tarım arazilerine el konulmaması gerektiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı: “Hangi gerekçeyle olursa olsun; ister inşaat projeleri için, ister boş toprakları değerlendirme amacıyla, arazilere zorla el konulması doğru değil. Doğru çözüm, çiftçilerin kendi arazilerini rahatlıkla ekip biçebilecekleri, üretim yapabilecekleri koşulları sağlamaktan geçmektedir”.