Bundan üç yıl önce Basın İlan Kurumu’ndan bir toplantı yapılacağı bilgisi geldi. İmtiyaz sahibimiz benim toplantıya katılmamı istedi. Basın İlan Kurumu tarafından yapılan toplantıya katıldıktan sonra imtiyaz sahibi gidip, bir an önce internet sitesine yatırım yapmamız gerektiğini söylemiştim. Çünkü yapılan toplantıda dijital sisteme geçişin sinyallerini almıştım. İmtiyaz sahibimiz maalesef bütçemiz olmadığı için internet gazeteciliğine odaklanamayacağımızı söylemişti. Tabi o da kendince haklıydı. Malum gazeteler ciddi bir ekonomik sıkıntı içerisindeydi.

Daha sonra Basın İlan Kurumu bir toplantı daha yaptı. Genç gazetecilerin katıldığı toplantıda bize yeni sistem anlatılmıştı. Açıkçası ilk söylendiğinde bu konuya sıcak bakmamıştım. Bundan 7 ay önce yerel gazetelerin dijitalleşmesi konusunda ilk başta İstenen şartlar ağır gelmişti. Tabi bir taraftan da basılı gazetelerin bir gün biteceğini biliyorduk.

İstenen şartlar için çok hızlı bir şekilde güzel bir kadro kurduk. Sıfırdan başlayan sitemizi canlandırmak için ekibimizin gösterdiği çaba takdire şayan. Tabi bir takdir de bu süreci gazetelere elinden geleni yapan Basın İlan Kurumu’na göndermek gerekir. Çünkü bir dönem kaynak olmadığı için ağırlık veremediğimiz internet gazeteciliğine Basın İlan Kurumu kaynak sağlamış oldu.

Biz geleneksel gazeteciliğe alıştığımız için yeni dünya önce bizi çok korkuttu. İstenilen şartlar bize ağır geliyordu. Gece gündüz çalışarak, elimizden geleni yaptık. Bu süreçte Basın İlan Kurumu bizi hiç yalnız bırakmadı. İnanılmaz bir mekanizma kurarak, bizi takibe alıp, eksikliklerimizi, sorunlarımızı bizimle çözmek için onlarda biz gazeteleri hiçbir zaman yalnız bırakmadı.

Aslında bakarsanız genç bir gazeteci de olsam ben hep geleneksel basından yanaydım. Bu geçiş süreci ilk başta sinir bozucu gibi görünse de Basın İlan Kurumu yetkilileri ve çalışanları bu süreci olumlu bir şekilde atlatmamız için çok ilgili davrandılar. Biz 6 aylık süreçte istenen şartların sağlanabileceğini gördük. Sıfırdan başlayan bir site olarak günlük 20 binden fazla okuyucuyla buluşmak ve verdiğimiz emeğin karşılığını bulmak bizi bu işe daha da teşvik etti.

Bunun yanı sıra karşı olduğum ancak yapılan sistem ön yargılarımı yıktı. Şunu anladım değişimler bazen yıkıcı olabilir. Ancak bu değişim çok yapıcı oldu.

Tabi şu konuya da değinmeden geçmek istemiyorum. Türkiye’de bulunan onlarca iletişim fakültesi öğrencileri maalesef iş bulamadıkları için başka işlere yöneliyorlardı. Beni yeni sistemde en çokta bu mutlu etti. Üniversite okuyan ve mesleğini yapmak isteyen gençler yeni sistemle mesleklerini yapıyorlar. Bizim işe aldığımız arkadaşlar ofise ilk geldiklerinde sorduğum tek soru vardı: “Ne iş yapıyordun?” O kadar üzücü cevaplar aldım ki inanılmaz. Kimi garson, kimi barista, kimi telefoncuda çalışıyordu. Bunları duyunca aslında karşı olduğum sistemin doğru işleyeceğini anlamıştım. Ama dedim ya ‘Gelenekselciyim’ diye. Ancak bu sistemdeki düzenli ve güzel geçiş bu düşüncemi benden aldı. Bunun için çok mutluyum.

Karşı çıkan gazetelerin ve meslektaşlarımın olduğunu biliyorum, duyuyorum. Ancak bunun içinde Basın İlan Kurumu’nun çalışmalarına devam ettiğine eminim. Basın İlan Kurumu’nun derdinin “Gazeteleri bitireyim. Yok olsunlar. Gazeteciler ölsün” değil. Basın İlan Kurumu’nun derdi bence çağa ayak uydurmak. Onun ayak uydurursak, onlarda bizim ayakta durmamız için ellerinden geleni yapacaklardır.

Biz toplum olarak fazla ayrıştığımız bir dönemde olduğumuz için güzelliklere bile ön yargıyla yaklaşıyoruz. Hal böyle olunca bence ilk yapmamız gereken önyargılarımızı bir kenara bırakmak olacak. Eğer sisteme o, bu, şu diye bakarsak toplumun birleştirici gücü olan gazeteciler bile dağılmaya mahkum olurlar. Bunun için sistemin güzelliğini fark etmeliyiz.

Bu arada ekip olarak öyle bir tempo yakaladık ki, eskilerin anlattığı bizim ise imrenerek dinlediğimiz hızlı gazeteciliğe başladık. Her haber ajanstan nasıl olsa gelir anlayışından çıkarak artık bizim de bir tempomuz var. Belki de internet gazeteciliği sayesinde artık bizim de torunlarımıza anlatacak bir hikayemiz olur. Ne derseniz?