Hafta sonu tarihi yat limanımıza indim. Meltem rüzgarını hissetmek için dostumun restoranına konuk oldum.

Mas mavi Akdeniz’e gözüm takılmış ve bu şehirde yaşadığım için ne kadar şanslı hissettim kendimi. Bir yanda mavi gökyüzü ile kucaklaşan Akdeniz parlament mavisi öte yanda yan da antik Kaleiçi şehri kucak kucağa büyüleyici bir duruş sergiliyorlar.

Yerli ve yabancı turistler her milletten akın akın kordon boyunca gelip geçiyorlar.

Yolcu taşıyan yatları biri gelip biri gidiyor…

Muhteşem bir görüntü insanın içine bir huzur veriyor. İşte o anda önümüzdeki masada oturan 5 yabancı olduklarını düşündüğüm turistlerden biri hızla yerinden zıpladı…

Sonra da ayaklarını arkadaşlarına göstererek sinirli ve hızlı bir şekilde birlikte oturdukları arkadaşlarına bir şeyler anlatıyordu.

Bu telaşı fark eden garson yanlarına gitti. Sorunu sanırım öğrenmeye çalıştı. Karşılıklı hararetli konuşmadan sonra garson başı önünde başını iki yana sallayarak üzgün bir şekilde kolonyayı alıp o masaya götürdü.

Adam kolonya ila bacağına sanki masaj yapıyordu.

Garson yanımıza gelince bu durumu gazeteci merakıyla sordum.

Garson, “Mahmut Bey bu turistler Konyaaltı’nda Hurma’da bir villa 20 günlüğüne kiralamışlar. Sivrisinekten dolayı kenti terk ediyorlar. Antalya’yı can yakan yakarca dediğimiz küçük gözle görülmeyen sinekler işgal etmiş.  Karasinek desen normal boyu aşmış. Bu durum rahatsız edicidir. Birçok yerli ve yabancılar, kent bu oturan Hollandalı turistler gibi sineklerden şikâyetçi. Sanki orta çağdaymışız gibi.  Bu turistik kentte bu kadar can yakan sineğin oluşu ancak o çağlarda vardı. Çağdaş ülkenin hiçbirinde böyle bir sıkıntı söz konusu olamaz kaldı ki burası Antalya ve Dünya turizminin önemli bir limanı”

Haklısın deyip söylediklerini onayladım.

Çok ama çok doğru söylüyordu…

Ben Lara Yalı caddesinde yaşıyorum. Bu cadde boyunca sulama kanalı var. Bu kanal bakımsızlıktan yer yer yabani bitkilerin ve atık maddelerin yolu kapatmasıyla adeta bataklığa dönüşmüş. Diğer ilçeler de aynı durumda….

Bu kanalları ne kapatan var ne de temizleyip arındıran. Lara ve Konyaaltı’nda hala sera yapıp üretim yapanlar var. Seraların en önemli olayı gübreleme. Gübre de Yakacık sineklerini oluşturur. Hem de milyarlarcasını. Bunu en iyi Bilen Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal. İkisi de bu kentin doğup büyüyen evlatları.

Sinekle mücadele ocak ve şubat ayı Larva dönemidir. Yumurtadan çıkmadan bunlar yok edilmeli. Daha sonra yapılan ilaçlama göstermelik veya geçici çözümdür.

Nedendir bilinmez ikisi de bu konuyu şimdiye dek hiç ciddiye almadılar…

Yazıktır günahtır Antalya’ya…

Bacasız sanayi dediğimiz turizm, 50-60 milyar dolar döviz bırakıyor. En kısa zamanda tüm ilçe belediyelerimizle birlikte bu konuya el koyulması gerektiği inancındayım. Yoksa Turistin de Her gece uyumakta güçlük çekerek sinek işkencesi yaşayan Antalya kenti yaşayanlarını kızdıracaksınız…

Hiç kimsenin bu kenti ve yaşayanlarını ortaçağ yaşıyormuş gibi göstermeye hakkı yok…

Ayıptır…

Günahtır….