Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar var oldukları süreç içinde hep kendini yaratanı arayıp bulmaya çalıştılar. Kimi aya, kimi güneşe, kimi yıldırıma farklı güçleri hatta güçlü insanları bile tanrı olarak benimsediler. Peygamberlerin ortaya çıkmasıyla 3 temel din çoğunluğu sağladı.

Teknoloji ilerledikçe çağdaş yaşam ön plana çıktıkça inanç görüşü ikiye ayrıldı. Dine inananlar ve inanmayanlar.

İnanmayanlar da ikiye ayrıldı. Ateistler ve deistler…

Ateistler tamamen bilime inanır. Bir madde vardan yok yoktan var olmaz felsefesini kabul ederler.

Deistler evreni bir yaratanın olduğunu kabul ederler. Bu iki inancın doğada var olan canlı ve cansızı kutsal sayarak doğada tüm canlıların zincirin bir halkası gibi olduklarını düşünür dağlara, yeşile hayvanlara tıpkı insanlar gibi değer verirler. Tüm canlıların yaşam hakkını savunurlar.

Ya tanrıya inananlar…

Onlar da kendi aralarında birçok farklılıklarla ayrıştılar.

Şimdi ben bunları neden yazdım. Din adamı değilim, felsefeci de değilim, sadece okumayı seven bir gazeteciyim. Gördüklerim yaşadıklarım beni o kadar çok etkiledi ki bazı insanların neye inandıklarını anlayamadığım için bu satırları yazdım.

Bilindiği gibi ülkemizde enflasyon yüzde 100, yüzde 200 hatta bazı kalemlerde yüzde dört yüze varan artış gösterdi. Gelir düzeyi düşük olan özellikle emekliler ve günübirlik çalışarak yaşamlarını idame ettirmeye çalışanlar, yoksulluk hatta açlıkla karşı karşıya kaldılar. Orta sınıf yok olurken en üsttekiler iş adamları bile bu gidişe isyan eder duruma geldiler.

Hal böyle iken ülkeyi yönetenler adeta halkla dalga geçercesine ülkede açlığın yoksulluğun olmadığını televizyonlarda açık ve net olarak ifade ederek adeta halkla dalga geçip “Avrupa bizi kıskanıyor, dünyanın en güçlü ülkesiyiz, büyüme hızımız Avrupa ülkelerinden daha yüksek’’ şeklinde sözler sarf etmeye başladılar.

Yoksulluk ve açlıkla kıvranan sınıf giderek büyüdü.  Asgari ücretli ve memurlar da bu sıkıntı girdabına girdiler. Halkla alay edenlere tepki koymaya başladılar. Bunu fark eden hükümet dini ön plana çıkararak fakirlerin cennete gideceklerini ilan ettiler, yetmedi Müslüman aleminin başındaki zat “Başımıza gelen bu enflasyon Allah’tandır. Allah’ın emriyle bu pahalılık oluşuyor’’ diye fetva verme cesaretini göstererek zamların Allah’ın emriyle oluştuğunu, 128 milyar doların, 3-5 maaş alarak saltanat yaşayanların Allah’ın emriyle oluştuğunu ima ederek halka sundular. Oysa Kuran Kerim’e göre kimin cennete gideceğini kimin gitmeyeceğini ancak Allah tayin eder. Açlığı yoksulluğu, kadın ve çocuk cinayetlerini, tecavüzleri, tüm iyilik ve kötülüğü yaratan insandır. Dini inanca Allah insanları yaratırken beyin vermiş, düşünmeyi bahşetmiştir. Herkes mezara kadar kendinden sorumludur.

Nokta…

Bir yıldır otobüsle işe gider gelirim. Yaşım nedeniyle kalabalık otobüste gördüklerim yaşadıklarım kim bunlar sorusunun kafama takılmasına neden oldu. Bu güne kadar hiçbir türbanlı bacımın hiçbir yaşlı erkeğe özellikle yer verdiğini görmedim. Yanına bile oturtmaz.  Oturanın da ilk fırsatta yanından kalkar. Bu zihniyette olanlar hayvanları helal ve haram diye ayırır. Canlıları ötekileştirir.

İşte bu zihniyeti anlayamıyorum. Allaha inandığını iddia edenler insanlarla neden alay ederler…

Aç insanlara neden sadece şükür sunarken, beyler gibi yaşarlar…

Allaha neden şirk koşarlar…

Hayvanları neden helal ve haram diye ayrıştırırlar…

Yanında oturan insandan neden kaçarlar…

Bilmiyorum….

Bunlar hangi inanıştan hangi dindendir bilmiyorum…