Şu habere bakın. ABD’li petrol şirketi terör örgütü ile anlaşma imzaladı, diyor! Suriye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre ABD'li bir petrol şirketi ana omurgasını terör örgütü PKK/PYD'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile petrol anlaşması imzaladı. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo hükümetin anlaşmayı desteklediğini söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ise anlaşmayı kabul edilemez olarak nitelerken, yazılı açıklamada "ABD'nin uluslararası hukuku hiçe sayan, Suriye'nin toprak bütünlüğüne, birliğine ve egemenliğine kasteden ve terörizmin finansmanı kapsamına giren bu adıma destek vermesini esefle karşılıyoruz" ifadelerini kullandı.

Alın size BM’de alınan onca terörle mücadele anlaşma sözleşme veya kararları. Bunu yapan, yani BM üyesi bir devletin topraklarındaki petrol için terör örgütüyle anlaşma imzalayan bir devlet. Yüzlerce, binlerce tır dolusu silah ve askeri malzeme ile terör örgütlerini silahlandıran, finanse eden ABD yetmedi şimdi de onu Suriye devletinin yerine koyarak anlaşma imzalıyor. ABD terörü kendi çıkarı için kendi yaratıyor. Çıkarı olmayan, ya da kendine zarar veren terörle ise tüm dünya mücadele etsin diyor.

Zira bu koalisyon Vietnam’da Afganistan’da, Irak’ta ordularıyla bizzat savaşın içine girerek hem asker kaybı ve hem de büyük masraflara girmişlerdir. Ayrıca cepheden ceset torbaları geldikçe kamuoylarını ikna etmek de kolay olmuyordu. Şimdi bu yeni buldukları sistemde orduları teröristler olup terör örgütleri bunların adına vekaleten savaşları yürütmektedir.  

Bu örgütler koalisyonun hizmetindeyken terör örgütü yerine özgürlük savaşçıları veya asi gruplar falan diye söz edilir. Sus payı olarak bir biçimde Rusya’nın çıkarları da sağlanır. Benim terör örgütüm veya iyi terör örgütü dedikleri bu örgütlerle işleri bitince de parsayı toplayıp çıkıp giderken bunları kötü teröre çevirmek zor olmamaktadır. Bunlar kötü teröre dönüşünce oradaki ülkelerin bunlarla mücadele etmesi ise uluslararası sözleşmelerin gereği olup mücadeleden sakınana yaptırım uygulanmaktadır.

SONUÇ: Terörün uluslararası bir boyut kazanması, tüm devletlerin kendi topraklarında güvenlik altında olmadıkları anlamına gelmektedir. Terör güçlü devletler tarafından kullanıldığı için, teröristler bunların finansal ve siyasal korumasından yararlandığı için, terörizmi en güncel sorunlarımız arasına sokmuştur.

Bunlara bir de dünyanın her yerinden suç örgütlerinin yol geçen hanı gibi ülkemize dolduğunu düşünürseniz nasıl bir korku ikliminde yaşadığımız daha iyi anlaşılır. Gezdiğimiz sokaklar, gittiğimiz yollar, toplandığımız alanlar, hatta oturduğumuz evlerimizde bile güvenliğimiz terör tehdidi altındaysa her an için korkuyla yaşamak zorundayız demektir. Her an korkuyla yaşamak ise zaten sinir stres yüklü dünya vatandaşlarını psikolojik rahatsızlıklara sürükleyecektir.

Bilim ve teknikteki gelişmeleri hemen silaha çeviren, sosyal medyada propagandasını yapan, gelişmiş iletişin araçlarıyla gözlem ve istihbarat yapan teröristler, dünyanın her yerinde her an eylem yapabilecek bir durumdadır. Bunun en güzel örneği de dünyanın süper güçleri arasında gösterilen ve hatta pek çok terör örgütünü besleyen İsrail bile bu terör saldırılarına hedef olabilmektedir.