Kadına yönelik şiddetin yine arttığı şu günlerde bu kanun hakkında bilgilendirme ve hatırlatma yapma zorunluluğu hissetmekteyim.

6284 sayılı Kanun kapsamındaki tedbirlerden yararlanabilecek olan kimseler, aile içi veya aile dışında şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi olan kimselerdir.  Aile dışında; tek taraflı ısrarlı takip eylemine maruz kalan kimseler de bu kanun kapsamındaki tedbirlerden faydalanabilir.

Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, koruyucu ve önleyici nitelikteki her türlü tedbirlerden yararlanabilir. Kadının evli, bekâr, boşanmış veya 18 yaşından küçük olması ya da şiddetin aile içinde veya aile dışında olması, alınacak tedbirler açısından farksızdır.

6284 Sayılı Kanun’a göre şiddet eylemine uğrayan veya uğrama ihtimali altında olan çocuklar da koruyucu ve önleyici tedbirlerden yararlanabilir. Bu konuda Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin birinci maddesi on sekiz yaşından küçük olup henüz erginliği kazanamamış olan kimseleri çocuk olarak tanımlamaktadır.

Aynı haneyi paylaşsın ya da paylaşmasın, korunan kimselerin her zaman aile bireyi sıfatına sahip olması da kanunun uygulanması için şart değildir. Aslında burada bahsedilen aile bireyi sıfatı hukuki anlamda aileyi ifade eden ve aralarında içsel-duygusal, kişisel, fiziksel ve mekânsal bir yakınlık ilişkisi taşıyan, kan bağı veya hısımlıkla birbirlerine bağlı olan kimseleri ifade etmektedir. Ancak hukuki anlamda aile sayılmasa da aile bireyleri arasındaki yakınlık ilişkisine benzer biçimde bir yakınlık ilişkisinin kurulması halinde de kanunun koruma amacına uygun olarak aile içi şiddetin veya daha geniş kapsamda şiddetin bulunduğu söylenebilir.

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a İlişkin Uygulama Yönetmeliği’nin Tanımlar Başlıklı 3/I-ş bendinde de tek taraflı ısrarlı takibin “Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, şiddet uygulayanın, şiddet mağduruna yönelik olarak, güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranışı” ifade edeceği belirtilmiştir.

 Israrlı takibin hangi vasıtalarla gerçekleştirildiğinin bir önemi yoktur. Önemli olan ısrarlı takibin, mağdur olan kimse üzerinde bir şiddet uygulanmasına yol açması ve o kimsede bu yolla bir tedirginlik yaratmasıdır. Kanunun ev içi şiddet ve şiddet tanımlarına bakıldığında, ısrarlı takip, mağdur olan kimsede fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar doğuracak veya mağdurun acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketler, buna yönelik tehdit ve baskı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesi şeklinde eylemler olarak gerçekleşmesi yeterlidir.

Somut örnekler olarak, sürekli şekilde telefon görüşmeleri veya mesajlaşma yoluyla, bu esnada tehdit içeren ifadeler kullanılmasıyla ya da önüne çıkarak tehdit içeren sözle talebini iletmeyle veya herhangi bir söz söylemeden önüne çıkmakla veya belirli mesafeden sürekli takip etmekle ısrarlı takip gerçekleşebilir.

Tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişinin cinsiyeti veya takibin kimin tarafından yapıldığı da korumadan yararlanma açısından önemli değildir. Takip mağduru, erkek, kadın veya çocuk olabileceği gibi bu kişiye ısrarlı takipte bulunan kişi de erkek, kadın veya çocuk olabilir.

Kanun kapsamında alınabilecek tedbirler; şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali olanın müşterek konuttan uzaklaştırılması, müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi, şiddet uygulayanın mağdurun iş yerine, evine, okuluna yaklaşmaması, çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa bu kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlandırılması veya tamamen kaldırılması, şiddet uygulayanın korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi,  şiddet uygulayanın korunan kişiyi iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesi, şiddet uygulayanın kanunen taşımasına veya bulundurmasına izin verilen silahı var ise silahını kolluğa teslim etmesi, 

şiddet uygulayanın bir sağlık kuruluşuna muayene ve tedavi için başvurması veya tedavisinin sağlanması, şiddet uygulayanın korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol veya uyuşturucu madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisi altında iken korunan kişilere ve bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması halinde hastaneye yatmak dahil muayene ve tedavisinin sağlanması, şiddet uygulayanın korunan kişiye yönelik tehdit, hakaret, aşağılama ve küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması, korunan kişinin hayati tehlikesinin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması halinde rızasına dayalı olarak kimlik ve diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi gibi tedbirlerdir.

Bu tedbirler ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hallerde süresinin ve şeklinin değiştirilmesine, kaldırılmasına veya aynen devamına karar verilebilir.

Kanunun 16.maddesine göre; kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak görev alanlarına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak, alınan kararları yerine getirmekle yükümlü kılınmıştır.

Şüphesiz ki şiddetin olmadığı bir toplum yaratmak meşakkatli bir mücadele, uzun yıllar alabilecek koordineli bir çalışma gerektirmektedir. Ancak imkansız değildir. Her devletin vatandaşına şiddetsiz bir hayat imkanı sunma yükümlülüğü bulunmaktadır. Yaşam hakkı en yüce insan hakkıdır. Şiddetsiz iletişim kurabildiğimizde, şiddetsiz eğitim ve şiddetsiz aile ortamı oluşturabildiğimizde, kamu kurum ve kuruluşlarında, televizyon kanallarında, radyolarda kadın erkek eşitliği ve kadının insan hakları konusunda programlar düzenlendiğinde toplumdaki bilinç düzeyinin artıp ve değişimin olmaması imkansızdır. Şiddetsiz bir toplumda, kadınların yaşam haklarının ellerinden alınmadığı, kadının insan haklarına saygı duyulduğu huzur dolu günler ümidiyle...