Son günlerde siyasetçilerin de zikrettiği ‘z kuşağıyım’ ve size z kuşağından ve endişelerimizden bahsetmek istiyorum.

Biz gençler ülkemizde artık çok bir şey istemiyoruz. Yavaş yavaş hayata karşı heyecanlarımız, isteklerimiz birer birer söndürüldü. Zaten 1999 sonrası doğan gençlere sorarsanız da farklı bir şey olmadığını söyleyeceklerdir. Neden mi böyle söylüyorum? Çünkü sınav dönemlerinde hep bir denek haline getirildik.  7 yaşında okula adıma atarsınız, 11 yaşında ortaokula başlarsınız. Ortaokulda rahatlayacağınızı sanırsınız, hop LGS’ye hazırlanmak için gece gündüz ders çalışırsınız. Ama sınava bir ay kala sınav sistemi değişir. Daha sonra iyi kötü bir liseyi tutturursunuz. Lise 1. sınıftan itibaren üniversite hayali kurarak onun için mücadele edersiniz. Üniversite sınavına az kaldığında yine sistem değişikliği yapılır. Siz yine umutsuzluğa kapılmazsınız. Üniversiteyi kazandığınızda yine gelecek hayaline biraz daha yaklaşma umuduyla güle oynaya gidersiniz. Üniversitede en başta barınma sorunu yaşarsınız. Şanslı olanlar bir şekilde yerleşir bir yerlere. Eğer şanssızsanız, aileniz masrafları karşılayamıyorsa üniversiteyi bırakıp geri dönmek zorunda kalırsınız.

Sürekli sistem değiştirildi. Sanki bizler sadece yarış atıymış ve hayatlarımızı sadece bu sınav belirleyecekmiş gibi bizleri sınava hazırladılar.  Hala bu zihniyet devam ediyor.  Üniversite sonuçlarım açıklandığında bile hevesle gazetecilik okuyacağım. ‘Muhabir olacağım’ dediğimde  ‘ne gereği var’ gibi tepkiler alıyordum. Yani insanlar benim ne istediğimi değil de, belli basma kalıp yargıları bana söyleyip değersiz hissettiriyorlardı.  Öğretmen olsan ya da hemşire olsan diye belli kalıp yargılarla. Sanki sadece sorun buymuş gibi…

Biz gençler, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geldi. Dışarıda yemek yemek, sinemaya gitmek, arkadaşınla kafede buluşmak bile aşırı lüks hale geldiğini görmek ve bunu her gün yaşamak biz gençleri çok yoruyor. Hangi arkadaşımla sohbet edersem edeyim hep aynı konuları konuşuyoruz. ‘Bu ülkenin hali ne olacak diye?’ artık biz gençlerin de çıkış yolu olarak düşündüğümüz sadece yurt dışına kaçalım en azından garson olur, istediğimizi alırız diye düşünüyoruz. Ama sonra Atatürk’ün bizlere armağan ettiği Gençliğe Hitabe’si akılımıza geliyor. Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Canım Atam sen rahat uyu bu günler geçecek…