Merhaba, Cem Karaca’nın sesinden dinlemeyi çok sevdiğimiz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında şarkısının sözleriyle başlamak istedim bu yazıma. Yıllarca yollarda, barlarda ve kimi zaman meydanlarda bağıra bağıra söylediğimiz, bizim için marş niteliğinde özel bir şarkı “ ceviz ağacı

Yıllar sonra ceviz ağacını ve özelliklerini araştırırken bakın neler buldum. Bizim yemekten keyif aldığımız, insan beynine benzeyen ve hatta tahta tohum kabı insan iskeletiyle bütünlük sağlayan mucizevi yiyecek cevizin bileşiminde A ve E vitaminin yanı sıra demir, çinko, bakır, magnezyum ve fosfor bulunmakta. Bunlar sadece vitaminsel değerler…

O kadar kıymetli bir bitki ki, salgıladığı sülfür gazı sayesinde dünyamıza yardım ediyor, ozon tabakasını onarıyor. Ve sadece bu yüzden bile çok sayıda ceviz ağacı dikmemiz gerekiyor.

Tahta sandığın içindeki muhteşem bileşen, yine büyürken saldığı gazlar sayesinde insanların üzerinde uyku hali yaratıyor. Yaydığı melatonin sayesinde uyku düzeni olmayanlara yardımcı oluyor koca cüsseli ağaç.

Ceviz yaprakları, evde olan bakliyatların Antalya gibi sıcak havası olan yerlerde kurtlanmasını engellediği gibi, pek çok hastalığa karşı bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor.

Parlak bir ciltten, güçlü kalp kaslarına kadar uzanan bu mucizevi ağacın en ilginç yanına gelince…  Cem Karaca’nın şarkısında söylediği farkındalık bölümü.

Usta yazar Yaşar Kemal “Tek Kanatlı Kuş” adlı romanında ceviz ağacıyla ilgili  “Ceviz ağacı çok değerlidir ama altında uyumayacaksın, gölgesi ağırdır. Bir de ceviz ağacının bir huyu vardır, budaklarından birisi oluşurken yakınında kim varsa, ne varsa hemencecik budağın içine resmini nakşediverir. Zamanla budakla birlikte resim de büyür. Ceviz budağından çok acayip resimler çıkmıştır. Ulu ağaçlar, bulutlar, denizler, uzun yollar, kamyonlar, otobüsler, otomobiller, sincaplar, tilkiler, ayılar, kurtlar, çakallar ” der.

Bu nakşetme, budakların oluşumu derken bize göre eli olmayan, gözü olmayan bir canlının kendi habitatıyla etkileşiminde farklı faktörler karşımıza çıkıyor. Onlarda kendi tarihlerinin izlerini taşıyorlar. Bu izler fotoğraf olmasa da ona benzer bir durum sanırım.

Her şeyi bilen günümüz müneccimi google’da araştırma yaparken neler buldum neler…Ceviz ağaçları yakın çevrelerindeki manzaranın resmini çekip minik minik içinde işlermiş manzarayı. Çekecek canlı fotoğrafı bulamayan ceviz ağaçları ise ağaç fotoğrafı çekermiş. Bu yazdıklarım size çok çılgınca gelse de, konuyla ilgili bilimsel teoriler oldukça fazla. Bence yazımı okuduktan sonra sizde araştırma yapın. Sadece ceviz ağaçları değil, tüm bitkilerle ilgili. Etrafımız mucizelerle dolu aslında.

Sadece fotoğrafla kalsa iyi, gelişen bilim sayesinde ormandaki bitkilere takılan aparatlarla bir orman orkestrası ortaya çıktı. Ormanda yorgunluktan dayandığımız ağaç, şarkı söylüyor ama biz duymuyoruz. Farklı frekanslarda ama aynı yerde yaşıyoruz.

Biz gürültücü insanoğlu sadece bağırıp, konuşarak dert anlatacağımızı zannederken, akasya ağaçları kendisini fillerden korumak için, karıncalarla işbirliği yapmanın yanı sıra caydırıcı kimyasallar kullanmayı ihmal etmiyorlar. Ve bazen diğer arkadaşlarına bizim görmediğimiz, bilmediğimiz sessiz bir dille aktardıkları kimyasallar yüzünden, birçok dağ keçisinin öldüğü bilinmekte bu arada.

Kısacası oturduğumuz yerden ahkam kestiğimiz, bilinç seviyesi düşük olduğundan hiçbir şeyin farkında olmadığı söylenen ağaçlar aslında şaşkın bir seyirci olarak bizi izliyorlar. Bir kimsenin suskunluğunun onun bir şey bilmediğinin düşünülmesi gibi. Dünya yaşıyor ve çok zeki. Hem de insana rağmen.

Kentlerin, binalar arasında nefes almasını sağlayan küçük parklarda bize oksijen olan, ulaşamadığımız ormanlarda göğe yükselen ağaçlara, ormanlara yeşile sonsuz teşekkürlerimle.

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…

Sevda Kesim

18 /06/2023