Herkese merhaba, Aslında sanatı, sergileri ve sanatın insana dokunuşunu anlatmak için çıktığım yazı yolculuğumda fark ettiğiniz gibi kendimi dünyayı yazarken buluyorum.
Dünya matematiği aslında bir bütün olarak çalışırken onu böl, parçala, yönet mantığı ile kafa karıştırıcı hale getirenler yüzünden geliyor, başıma ne gelirse…
Ülkemiz son yılların ve hatta yüzyılın en büyük depremini yaşadı. Deprem kendi gerçekliği ile yeterince canımızı acıtırken tüm komşu ülkelere yardım etmek için yola çıkan ama kendi insanına yardım edemeyen bazı kurumlarla karşılaştık. İsimlerini yazarken bile utandığım için kaleme almıyorum inanın, korkumdan değil. Dünyanın bir ucunda deprem sonrası insanına bakamadığı, insanlara su götüremediği için harakiri yapan bürokratları hatırlıyorum. Çocuktum o zamanlar…
Paylaşmayı daha ilkokul sıralarında, bizleri önce insan olarak yetiştiren eski dönemin öğretmenlerinden öğrenmiştik biz. Ve büyüme yolculuğumuzda paylaşmanın önemini çok daha iyi anlamıştık. İyi ki anlamışız… Yoksa deprem bölgesindeki insanlarımız gerçekten kıyafetsiz, barınaksız, susuz ve en önemlisi insansız kalacaktı.
Bende deprem yaşadım. 1999 depreminde, saniyeler içinde insanlarımı, anılarımı, sokaklarımı kaybettim. O tarifsiz acıyı sonuna kadar bilerek yazıyorum bu kelimeleri. Depremin ilk birkaç ayından sonra, her şey eski düzeninde sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyor insanoğlu. Ya da birileri sizi öyle yaşamaya mecbur ediyor. Fakat depremi yaşayanlar, görünmeyen çok büyük bir problemlerle devam ediyorlar hayata… Travma!
İşte burada sanat ve sanatın gerçekten iyileştiren yanı devreye giriyor. Tüm sivil toplum kuruluşlarına, deprem bölgesinden kentimize misafir gelen insanlarımızın hayatlarına dokunma görevi düşüyor. Acısını yüzünden okuduğumuz insanlarımızın, hayata yeniden dönüş yolculuğunda taş boyama, mandala, yüz boyama, çocuklara kitap okuma, eğlenceli sohbetler ve bunun gibi birçok etkinlik yapabilir, renk terapileriyle yarınlara yeniden umutla bakmalarını sağlayabiliriz… Ve biz BAĞIMSIZ SANAT HAREKETİ olarak buna başlıyoruz. Çok yakında Akdeniz Üniversitesinde, kadınlarımızla…
Bu arada BAĞIMSIZ SANAT HAREKETİ idealist sanatçılarıyla ilk grup sergisini ise ANSAN’da açıyor. Antalya’nın ilk sanat derneği olan Ansan’da, yakın döneme kadar yönetici olarak yoğun çalışan bir görsel sanatlar üyesi iken kendi özgür sanat grubumla yola çıkmak istedim. Ve uzun bir yolculuğun sanatsal eylemleri için arkadaşlarımla buluştum. İnanın her şey sanat adına harika ilerliyor. Sizlere buradan bol bol sanat haberleri vereceğim…
Sergimiz hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. SONSUZLUĞUN DÖNGÜSÜ bir farkındalık sergisi… Oluşumundan bugüne, var olma çabalarına sürekli müdahale edilen dünyanın, insanın dokunuşlarıyla hızla yok oluşunu, farklı bir dille aktarmaya çalıştık bu sergide. Ana konusu dünya olan sergimizde 8 ayrı sanat dalı, kendi içinde farklı başlıklarla izleyiciyle buluşuyor. Sanatsal bir eylem SONSUZLUĞUN DÖNGÜSÜ… Sözcüklerin, renk ve piksellere dönüşümü. Dünyaya ve içinde barındırdığı canlıların yaşam hakkına saygı duyan herkes sergimize davetlidir.
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve Sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…