Hızla otobüse bindi. Kartını okuttu ve aynı çeviklikle gözleri oturacak yer aradı. Hangi yana baksa herkesin elinde telefon. Başlar eğik ve gözler telefonda. Gençlerde yani Z kuşağında kulaklılar müzik dinliyorlar.

Umutsuzca bakışırken göz göze geldik. Elindeki paketlere baktım. Pazardan geliyor, paketlerinde sebze var. Hiç meyve yok ve ağır. Daha doğrusu ona ağır geliyor.

Dünyanın yükünü omuzlamış sanki.

Yaş 70 Mustafa amcanın. Yerimi verdim. Ben bu hareketi yapınca yanımda oturan 40-45 yaşlarındaki bayan da koltuktan ayrılarak yerini bana verdi.

Sohbete başladık ve başladı anlatmaya:

“2 evlat yetiştirdim.  Kız Trabzon’da pratisyen hekim. Oğlan Üniversiteden sonra Kanada’ya gitti. Hanımla baş başa kaldık. Kalmasına kaldık da bizi yıkan şu kör olası kiralar çok zorluyor. Yıllar önce Antalya’da Yağ Fabrikası’ndan emekli oldum. Kooperatife girdik biz çalışanlar. Kooperatifin parası çarçur edildi. Müteahhit de parasını alamayınca inşaatı yarım bıraktı. Birçoğumuz inşaat halinde olan hisselerimizi satmak zorunda kaldık. Ben 2 evlat okutuyordum. Lise Üniversite derken o para da tükendi. Helali hoş olsun çocuklarıma beni hiç üzmediler… Bizi üzen ne biliyor musun Mahmut Bey Devletimizin bize bakış açısı. Sadece devlet mi milletimiz de öyle. Sanki bizden kurtulmak istiyorlarmış gibi bir tavır içindeler. 65 yaş üstü kartı bastığımda otobüsün şoförünün yüzünü görmen lazım. Sanki bana öl diyor…. Gördüğün gibi kimse otobüste yer vermiyor. Neymiş onlara göre biz beleşçiymişiz… Biz Babayız arkadaş, biz dedeyiz dostum biz Atayız…..

65 ve 70’e dayanan ömrümüzde kaç gün kaç ay veya kaç yıl daha yaşayabiliriz ki?

Dün gazetede okudum, 65 yaş üstü otobüs kartları paralı olacakmış. Neymiş akaryakıt pahalıymış…

Ben bildim bileli bu kartlar çıktığı günden beri bize bakış açısı hep aynı oldu. Güya biz otobüse binip geziyor keyif yapıyormuşuz…

Yalan…

Araç sahiplerinin uydurduğu masallar…

Dertleri para…

Ben bu yaşıma rağmen çalışmak zorunda kalıyorum. Benim gibi binlercesi var. Torunumuzu yılda veya birkaç yılda birkaç günlüğüne görebiliyoruz. Biri yurt dışında diğeri çalışıyor.

Biz yokluktan gidemiyoruz. Emekli maaşım boğazımıza dahi yetmiyor. Elektrik, su, doğal gaz zar zor yaşıyoruz.

Ya kira…

Vicdansız Belediyeler siyaset oyunuyla bazı yerlerde 65 yaş otobüs kartını iptal etmiş. Oysa belediyenin, Devletin temel görevi halka ulaşımı sağlamaktır. Hükümet ÖTV ve KDV neyse işte onu kaldırsın. Ulaşımı sübvanse etsin…

Hükümet akaryakıta zam yaptı kabak başımıza patlıyor. Sıkıysa hükümeti protesto edip demokratik haklarını kullansınlar.

Yok, kardeşim gücü yeten yetene…

Üç günlük hayatımızı veya otobüse binip bu yaşta işe gidiş gelişimizi hatta bir parka gidip eski dostlarla sohbet edişimize katlanamıyorlar.

Her toplandığımızda birimiz göçüp gidiyoruz…

Yüreğimiz yaralı….

Toplasınlar bizi Hitler gibi gaz ocaklarında yaksınlar. Onlarda kurtulsun biz de…

Çocukları torunları da onlara öyle yapsın…

Başka ne diyeyim.”

Bu sözler üzerine sustum. Doğru söze ne denir.