Gazetecilik zor bir meslektir. Zor ve meşakkatli olduğu kadar da keyfî yanları vardır.
Her şeyden önce toplumun çıkarlarını korumak adına yanlışları yazarak doğruya çevirmek çok insanın canını sıkar. Canları sıkılanlar çıkarcılardır.
Keyifli yanı ise halk adına insanlık adına yaptığın haber veya yazdığın makale ile bir yanlışı düzeltebilmişsen değme keyfim der kendine bir çay söyler çayını yudumlarken de yazdığı haber karşında birkaç kez okuyarak güzel bir iş yapmanın tadını çıkarırsın.
En azından ben öyle yaparım…
Bazen bir kişi ve kurum hakkında defalarca yazı yazarsın. Ne kurum veya kişiden ses çıkar ne de açıklama gelir. Bu gibi hallerde anlaşılan o ki işbaşındakiler kabahatlerini, yanlışlarını biliyor ama dümeni döndürmek için sesiz kalmayı tercih ediyorlardır.
Antalya’nın adeta kangren olmuş trafik ve toplu taşıma sorunu da galiba böyle bir şey.
Günlerdir dişim için Ahatlı Diş Hastanesine otobüsle gidip diş tedavimi yaptırıyorum.
Güzel bir hastane olmasına rağmen büyük bir ulaşım sorunu yaşanıyor.
Elinde peçete ağzındaki kanamayı önlemeye çalışan birçok insan otobüs duraklarında uzun süre otobüs bekliyor. Çoğu yani en az yüzde 70’i kırsal kesimden gelenlerden oluşturuyor. Gelen insanın yaşları ise 50’nin üzerinde.
Yani yaşlı insanlar…
Beklenen otobüs geldi 106 nolu Büyükşehir Belediyesine ait otobüs.
Birçok sokak dolaştıktan sonra genç şoför hiç bilmediğim bir sokakta durdu.
Beklemeye başladık…
Kaptan bir yandan eşyalarını topluyor bir yandan da saate bakıyor. Galiba birilerini bekliyor….
15-20 dakika sonra iri kıyım biri geliyor. Önümüzde duran kırmızı renkli 106 nolu arabaya binmemizi söylüyor.
Bindik…
Bir türlü otobüs kalkmıyor. 07 BGV 020 plakalı aracın direksiyonuna bizi getiren genç kaptan biniyor yine. İri kıyım şahıs gitti…
Genç adam elindeki evrakları okuyor. İmzalıyor. Ama bir türlü yürümüyor otobüs…
Hastaneden çıkan yolcular sabırsızlanmaya başladı ama kaptandan tık ses veya açıklama yok.
Ben müdahale ederek neden ve kimi beklediğimizi sorduğumda ‘’evrakları teslim edeceğim onlara bakıyorum’’ dedi ve bir süre daha bekledi ve yola devam etti.
Yine hiç gitmediğimiz bilmediğimiz ara yollardan geçtik. Bir yere geldik ve kaptan stop etti.
Beklemeye başladık….
İri kıyım adam uzun bekleyişten sonra gelerek direksiyona geçince işte orada benim tansiyon yükseldi. Nerdeyse bir saate yakındır yollardayız daha arpa boyu kadar yol alamadık.
Peki bu başımıza gelen ilk mi?
Sadece 4 kez benim başıma geldi.
Hayır İnanın anlatsam roman olur.
Ailelerini bizim paralarla doyuran yöneticilerin duyarsızlığının acısını hasta ve yaşlı bu vatandaş çekiyor, yöneticilerin keyfi yerinde…
Haydi hayırlısı