Türkiye demokrasisi bu seçimlerde var olma ve yok olma çizgisine geldi.

Ya cumhur ittifakıyla tek adam rejimini benimseyeceğiz, ya da umut bağladığımız Millet ittifakı ile yok olmaya yüz tutmuş demokrasi sistemini rayına oturtacağız. Bu nedenle iki ittifak masaya oturmuş satranç taşlarıyla oyunlarını oynuyorlar. Bu öyle bir oyundur ki oyun içinde oyun. MHP ile AKP ittifakından tutun, Meral Akşener’in ittifaktan ayrılıp geri dönmesinden, Yavuz Ağıralioğlu’na kadar. Muharrem İnce’den HÜDAPAR’a kadar. Hapsi birer satranç oyunudur. Taşlar her seferinde yer değiştiriyor. İyi de bu ne zamana kadar sürecek, Tarih var oldukça satranç tahtalarında kullanılan insanlar oldukça sürer gider.

Bunu Türkiye siyaset tarihinde en güzel örneği Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel zamanında yaşanmış ve Türk siyasi tarihine geçmiştir. Hikayemi okursanız ülkede neler yaşandığı konusunda aralanan pencereden oyun kuran ve oynanan oyuncuları görebilirsiniz.

FARUK SÜKAN-SÜLEYMAN DEMİREL VAKASI (Alıntı)

Demirel döneminin İçişleri Bakanı, zehir hafiye lakaplı Faruk Sükan’ın anlattıkları: “Partide muhalif sesler yükselmeye başlayınca Demirel beni çağırdı. İçlerine girip, inandırıcı olmak için gerekirse kendisine küfretmemi, muhalif isimleri tek tek tespit edip bildirmemi istedi. Görevimi tamamlayıp listemi sundum. Bana, Ferruh Bozbeyli’nin yanında yer almamı, istifa ederse birlikte gitmemi ve onu bitirip gelmemi emretti.

Bir dönem TBMM Başkanlığı yapan Ferruh Bozbeyli ile Adalet partisinden 49 milletvekili ile ayrıldık. 1970 yılında Demokratik Partiyi kurduk. 1973 seçimlerinde 45 milletvekili aldık. 1977 seçimlerine kadar Demirel ile koordineli olarak Demokratik Parti’yi bitirdik. 1977 seçiminde DP’den Konya milletvekili olarak sadece ben seçildim. Genel Başkan Bozbeyli dahi seçilemedi. Demirel’e gidip bu görev de tamam, artık yuvama döneyim dediğimde beklememi, daha önemli bir görev vereceğini söyledi.

1977 seçimleri sonrası Demirel başkanlığında kurulan Milliyetçi Cephe Hükümeti sağlıklı yürümeyince beni çağırdı. 11 Milletvekilinin ismini verdi. Onları Adalet Partisinden istifa ettirip Ecevit ile hükümet kurmamı emretti. Güneş Motel pazarlığının görünen aktörü bendim. Ecevit ile anlaşarak Demirel Hükümetini düşürüp, 1978 başlarında Ecevit Hükümetini kurduk. 11 Adalet Parti kökenli(!) Milletvekiline bakanlık aldım. Sıra benim hükümetteki pozisyonuma gelmişti. Ecevit ne istesem verecekti. Çünkü başbakanlığını bana borçlu idi. Ben Yolsuzluklardan Sorumlu Devlet Bakanlığı, bir şoför ve bir sekreter istedim. Ancak bir şartım vardı. Demirel, Demirel ailesi, AP Bakanları, milletvekilleri, il-ilçe başkanları. Kısacası Demirel ve partisini bitirecek olan açılmış ve açılacak bütün dava dosyalarını istedim. Galiz bir küfürle Demirel’i siyaset sahnesinden sileceğimi söyledim. Ecevit sevinçten havalara uçtu.

Yeni hükümet güven oyu alır almaz Demirel ailesinin, AP Bakan ve bürokratlarının bütün yolsuzluk dosyaları, il-ilçe yöneticilerinin seçim yasağı ihlallerinden trafik cezalarına kadar bütün dosyalar bana gönderildi. Ben de bir kamyona yükletip Demirel’e gönderdim. Bu görev de tamam, artık yuvama döneyim mi efendim dediğimde, Ecevit efsanesini bitirmeden gelme dedi.

O da iki yılıma mal oldu…”

İşte böyle sevgili okurlar bakalım bu satranç oyununda kim şah kim mat diyecek…

Haydi hayırlısı….