“İnsan Nedir?”, Mark Twain’in 25 yıl üzerinde çalışıp bir türlü tamamlandığına ikna olamadığı ve bu yüzden yayınlamaya cesaret edemediği kitabı. Biri genç diğeri yaşlı iki kişinin “insan” üzerine karşılıklı konuşmaları şeklinde kurgulanmış.

Mark Twain, 1835-1910 yılları arasında yaşamış Amerikalı mizahçı, hicivci, romancı, öğretmen Samuel Langhorne Clemens’den başkası değildir. O’nu üne kavuşturan eseri “Tom Sawyer’ın Maceraları” olsa da on yıl sonra yayımlanan “Huckleberry Finn’in Maceraları” Amerikan edebiyatının ilk büyük edebi eseri olarak kabul edilir. Twain, Amerikanın ilk büyük yazarı ve aynı zamanda daktilo kullanan ilk yazar olarak tarihe geçmiştir. Takma ad olarak seçtiği Mark Twain sözcükleri denizcilik terimi olarak “iki kulaç derinlik” anlamını taşır. ‘Jim Smiley ve Zıplayan Kurbağa ve Diğer Öyküler’, ‘Saflar Yabancı Ülkede’, ‘Prens Ve Dilenci’, ‘Küçük Prens ve Sokak Çocuğu’, ‘Misissipi’de Yaşam’, ‘Ekvatorun İzinde’, ‘Adem'le Havva'nın Güncesi’ ve ‘Bir Cinayet, Bir Sır ve Bir Evlilik’ başlıca eserleri olarak sayılabilir. Nobel ödüllü yazar William Faulkner’in ifadesiyle Twain “ilk gerçek Amerikan yazarıdır” ve sonrakiler O’nun varisleridir.

“İnsan Nedir?” yaşlı adamın ‘İnsan aslında bir makineden fazlası değildir.’ diye söze başlaması ve genç adamın buna itiraz etmesiyle başlar ve her boyutuyla insanın macerası ele alınarak sürer.

İnsanın detaylı bir makine olması bana çok mantıklı geliyor. Uzun yıllardan beri bunu savunurum. Eleştiri aldığım dönemler de oldu. Şiddetle karşı çıkanlar ya da bana katılanlar oldu. Tabi ki, konu insan olduğunda biraz korumacılık, biraz ego ve kültürel ön kabuller öne çıkıyor. Oysa her kesimden ve her düşünce yapısından insanın eleştiri yapacak kadar zekası ve eleştirilmeyi kabul edecek kadar tahammülü olmalıdır.

“İnsan Denen Meçhul” kitabının yazarı Alexis Carrel “Besbelli ki, konusu insan olan bütün bilimlerin çabası, yetersizdir ve kendi hakkımızdaki bilgimiz de pek eksiktir.” sözüyle içimize su serpmiştir. Kendini yeterince tanımayan bir canlı türünün ilerlemeyi nasıl başarabileceğini de sorgulamak durumundayız. Burnumuz havada, ama yere bağımlıyız. İnsan olarak en fazla hatırlamamız gereken bu gerçeklik olmalıdır.

Kimimiz insanın üstün varlık olduğundan bahisle diğer canlıları küçümser. İnsanı yüceltir. Över de över. Tabi ki bu davranış bir topluluğun ortasında oturmuş “ben şöyleyim, ben böyleyim, ben bunu yaptım, şunu başardım, şöyle güzelim, böyle yakışıklıyım…” şeklinde konuşan bir ukaladan çok da ileri bir tavır değil. Zeki olarak tanımlanmak üstün olmak anlamına gelmez. Başka zeki canlılar da var dünyada. Beynimizin frontal bölgesi gelişti diye sürekli övünüp, başkalarını hor görmeye hakkımız yok. İnsanın kendi kendini yüceltip farklı anlamlar yüklemesi çok sağlıklı bir yaklaşım değil kanımca. Her canlı kendi evrim aşamasına göre bir miktar gelişim göstermiştir. Gelişime devam edecektir.

Halen teoloji ve mitoloji etkisindeyiz. O yüzden ergenler gibi “atarlı atarlı” insan şöyle üstün, biz mükemmeliz, tanrı bizi en harika şekilde yarattı falan diyerek konuşur dururuz.

Araştırdığımızda ise; hem mitolojilerde hem de dinlerde insanın yaratılış amacı en genel anlamda Tanrı'ya ya da tanrılara hizmet etmektir. Yani sizi işçi olarak gören bir bakış açısının içinde kendinizi süslemekten başka bir şey değil insanın kendini övmesi ve üstünlük taslaması.

Örneğin, Hristiyanlıkta İnsan “Tanrı'nın imajında” yaratılmıştır. Hatta İsa’nın babasız dünyaya gelmesini tanrıya bağlayıp İsa’yı Tanrı’nın oğlu olarak nitelemişlerdir. Diğer yandan yeni doğmuş bebeği günahkar kabul edip vaftiz ederler. Vaftiz işleminin ruhban sınıfının midesi ve cebi için gerekli olduğunu hepimiz biliyoruz artık. Ama çok yücelttiğimiz insan uygarlığının bir grup yalancının çıkarlarına hizmet etmesi de başka bir açmazımız. Bütün teoloji kaynaklı yapılar için aynı şey geçerlidir. Büyük binalarda havalı cübbelerle ortaya çıkıp başlarını yere koymuş insanlara “İnsan çok değerli, çok kutsal, mükemmel yaratıldı… Vezneye uğramayı unutmayın…”

İşin aslını ben söyleyeyim. İnsan, Primatlar grubuna üye olan bir canlı türüdür. Homo Sapiens olarak tanımlanırız bilimde. Duygulu, bilinçli ve düşünen bir varlık. Bunun dışında çok fazla anlam yüklemeye gerek yok. İnsan, mevcut yaşam döngüsünün bir kesitindeki/köşesindeki bir evresidir. İnsan, doğanın bir parçası olarak her şeydir ve hiçbir şeydir. Sağlıcakla…