Başlık: “Taştan Yükselen Kimlik: Yivli Minare ve Selçuklu’nun Antalya’daki Mirası” Antalya'nın bugünkü siluetine bakan herkesin gözünün takıldığı o zarif yapı var ya… İşte o, bir minareden fazlasıdır. Yivli Minare, sadece bir ibadet çağrısı değil, bir devrin Antalya'ya vurduğu mühürdür.

Yivli Minare’nin Doğuşu

1216 yılında Antalya, Selçuklu hâkimiyetine kesin olarak girdikten sonra, şehir yeni bir kimlik kazanmaya başladı. Sultan I. Alaeddin Keykubad zamanında, 13. yüzyılın ilk yarısında Yivli Minare inşa edildi. Tuğladan örülü sekiz yivli gövdesiyle yükselen bu eser, kesme taştan bir kaide üzerine oturtuldu.

Bugün hâlâ ayakta duran Yivli Minare, yalnızca Antalya'nın değil, Anadolu'daki erken dönem Türk-İslam mimarisinin de en görkemli örneklerinden biridir. Selçuklu estetiğinin zarif sadeliği ve mühendislik becerisi bu minarede birleşir.

Bir Fetih Anıtı Gibi

Yivli Minare, sıradan bir ibadet yapısı değildir. Antalya'da Türk-İslam kültürünün kökleştiğini dünyaya ilan eden bir anıttır. Şehir surlarının hemen dışında yükselmesi, hem dini hem siyasi bir mesaj taşıyordu:

Artık bu topraklarda yeni bir düzen vardı.
Artık bu liman, Anadolu'ya ve İslam dünyasına açılan bir kapıydı.

Bugün bile Kaleiçi’nin dar sokaklarından ya da Antalya'nın modern caddelerinden bakınca Yivli Minare'nin heybeti hissedilir. O zamandan bu zamana şehrin ruhunu taşıyan bir işaret taşıdır adeta.

Külliye Düzeni: Bir Şehir Planlaması

Yivli Minare, etrafındaki yapılarla birlikte bir külliyenin parçasıydı:
- Bir cami,
- Bir medrese (bugün Yivli Minare Camii olarak bilinen yapı),
- Bir zaviye,
- Bir hamam,
- Ve dervişlerin toplandığı bir Mevlevihane...

Bu külliye sistemi, Anadolu şehirlerinde Türk-İslam kimliğinin ilk sistemli yerleşimlerinden biri olarak kabul edilir. Antalya'nın sadece askeri değil, kültürel bir merkez olmasının da temel taşları bu dönemde döşendi.

Selçuklu Mimarisi Antalya’ya Neler Getirdi?

Selçuklu sanatı, sağlamlıkla estetiği birleştiren bir anlayış taşır. Antalya'da da bu anlayış iz bırakmıştır:
- Tuğla ve kesme taşın bir arada kullanımı,
- Yivli hatların tercih edilmesi,
- Süslemede abartıdan uzak, zarif ve anlamlı taş işçiliği…

Bu üslup, daha sonraki Osmanlı eserlerine de zemin hazırlamış, Antalya’da mimari geleneklerin temelini oluşturmuştur.

Bugün Yivli Minare ve Çevresi

Günümüzde Yivli Minare hâlâ Antalya'nın simgelerinden biridir. Çevresindeki külliye kalıntıları ve cami, kısmen korunarak varlığını sürdürmektedir. 1970’lerde ve 1980’lerde yapılan çalışmalarla çevre düzenlemeleri yapılmış, minare ve camii restore edilmiştir.

Her turistin fotoğrafına giren bu tarihi yapı, aslında Antalya’nın derin hafızasında bir dönüm noktasıdır.
Taştan bir tarih kitabı gibi sessizce durur.
Ve her baktığımızda bize hatırlatır:
Bu şehir, Akdeniz’in rüzgârı ile Anadolu’nun sesi arasında büyüyen bir uygarlığın mirasıdır.

Kaynakça / Dipnot:

- Antalya Müzesi Arşivi – Selçuklu eserleri koleksiyonu
- Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Antalya’da Türk-İslam Mimarisi Üzerine Çalışmalar
- Antalya Büyükşehir Belediyesi – "Antalya Tarihi Yürüyüş Rotaları" Yayını
- İbn Bibi, Selçukname