Öğretmen hayatı değiştiren bir meslek. İnsanın hayatına
değinen bir meslek. Size bu gün bir öğretmenle bir çocuğun hikayesini
anlatayım. Çocuk durmadan ağlıyordu. Annesi elindeki oklava ile ayaklarına
vurdu. Daha ağlıyon mu sen.? Bana ne ağlıycam işte. Koş bakkaldan çay al da gel
deftere yazsın Mahmut dayı. Bana ne kızın alsın abim alsın. Bak çocuk fena
dövücem seni haberin olsun. Çocuk salya sümük az öteye gitti duvara yaslandı.
Annesi tahtadan sokak kapısından bahçeye girdi kapıyı kapattı. Bahçeden seslendi.
Eve gelme sakın ayaklarını kırarım. Ben durmuş öylece bakıyordum. Az önce geçen
karpuzcu traktörle gene geçti. Karpuz karpuuz kesmece bunlar. Ben çocuğa
yaklaştım. Adın ne senin? Neden sordun? Hiç benimde oğlum var sen gibi. Kazağının
koluyla burnunu sildi. Neden ağladın az önce? Anam karpuz almıyo. Neden? Yeni
çıkan şey yenmezmiş. Daha olmazmış. Kelek çıkarmış. Pahalı dedi ucuzlayınca
alcam dedi. Bekle o zaman sende. Hıı neden bekliycem Hasanlar aldı geçende
onlar yerken gördüm hem kıpkırmızı hem de tatlıydı, bizim duvardan baktım.
Sofrada yediler. Çok mu seviyorsun karpuzu.?
Evet, babam çok alırdı bize. Gene alır. Alamaz babam öldü benim. Geçen
yaz yıldırım
çarptı babama Dağda koyun otlatıyodu. Kim bakıyor size.? Ninem bakıyo
anam tütüne gidiyo. Ninemin maaşı var dedemden. Ağlama bak üzersin anneni. Üzülsün
o da beni dövdü ama ayaklarıma vurdu. Analar hem döver hem de sever. Anam beni
sevmiyo ki. Hadi şu çeşmede elini yüzünü yıka da sana soğuk gazoz alayım
kahveden. Çocuğun gözleri parladı. Sen kimsin amca? Bu okulun yeni öğretmeniyim
dün geldim. Abimle ablamda o okuldalar. Yüzünü aceleyle yıkadı. Elini tuttum.
Adın yok mu senin.? Var Hüseyin benim adım. Yaşın kaç? Yedi. Okula gitmiyorum
dedin. Evet, seneye yazılcam. Kitap defter dergi pahalıymış. Kahvede bir masaya
oturduk. Oğlum iki soğuk gazoz getir. Amca oğlun nerde.?
O İzmir’de öbür ay gelecek annesi ile. Senle de arkadaş olur, oynarsınız.
Uçurtma uçurursunuz. Ben bilmiyom ki yapmasını. Olsun ben yaparım sana da. Çocuk
gazozu içti. Sonra eve doğru koştu. Tekrar geldi. Unuttum öğretmen amca gazoz için teşekkür ederim. Ertesi
gün lojmanda temizlik işleri bitti. Karpuzcuya seslendim. Karpuzcuu Buyur beyim.
Bak şu caminin dibindeki eve en kocamanından üç karpuz götür. Gel parasını al
benden. Tamam beyim. Akşam kahvenin önüne o çocuk geldi. Yüzü gülüyordu. Amca
biz karpuzun birini yedik kocamandı çok güzelmiş. İçi kan gibiydi hem de
kurabiye gibiydi. Ninem öyle söyledi. Ninem senin ölmüşlerine dua etti. Sağ olsun.
Anam bana kızdı ama ben istemedim ki senden. Karpuzcuya da sordu anam. Yok ben
kendim aldım. Anam yanına mercimekli bulgur pilavı da yaptı. Keşke sende gelip
yeseydin. Ohh ne güzel. Afiyet olsun. Amca sen çok iyi bir öğretmensin. Bende
senin oğluna düdük yaparım söğütten de olur kamıştanda. Hele bir gelsinlerde.
Anam bekliyo evde elini öpeyim mi. Elimi öptü. Gözleri kapkaraydı. Tıpkı
oğlumun gözleri gibiydi. Selam söyle ninene annene. Koşarak eve gitti. O köyde
bir kış kaldım. Tayinim Kayseri’ye çıktı. Oğlum ve eşim o kış gelmediler
gelemediler. Ben onları trafik kazasında kaybedince bu havası güzel yayla
köyüne geçici görevle gönderilmiştim. O kış hep Hüseyin’le uçurtma fırıldak
yaptım kâğıttan sepetler ördük. Ona okumayı öğrettim, seneye ikinci sınıfa
gidecek. Matematiği zehir gibi. Renkli kâğıt ve çıtalardan uçurtmalar yapıp
biriktirdi. Arada bana yufkadan börek, otlu çörekler, mercimekli bulgur pilavı
getirdi. O eşimle oğlumu sordukça bu kış ninesinde kalıyorlar ninesi
hastalanmış yaza gelecekler yanıma dedim. Öldüklerini kimselere söyleyemedim. Hüseyin’
in kitaplarını defterlerini hazır ettim. Bir sürü renkli boyalar resim
defterleri aldım. Okul çantasını kasabada kendi beğendi. Artık okul kapanmıştı.
Kayseri ye gidecektim. Köyün dolmuşuna elimde valizle binerken arkamdan
seslendi. Öğretmen amca. Döndüm baktım. Al bunları oğluna götür. Avucuma iki
tane düdük koydu. Koştu gözden kayboldu…