Antalya denince akla önce deniz, kum, güneş gelir. Ama bir de başka bir Antalya var: Kitapla nefes alan, edebiyatla iç içe yaşayan bir Antalya.

Her yıl düzenlenen kitap fuarları, bu güzel şehrin kültürel ruhunu ortaya koyuyor. Çünkü burada kitap sadece bir sayfa yığını değil; bir dost, bir yolculuk, bazen de içe dönük sessiz bir çığlık…

Fuarlarda dikkatimi çeken şeylerden biri, her yaştan insanın o kalabalığa karışmış olması. Anne kucağında bebekten, bastonuna yaslanmış dedelere kadar herkesin elinde bir kitap, gözünde bir merak var. Kimisi yazarla tanışma heyecanında, kimisi yıllardır aradığı kitabı bulmuş olmanın mutluluğunda. Herkesin yüzünde bir tebessüm, bir heyecan…

Yayınevleri stantlarını açıyor, yazarlar imza sıralarında sabırla okuyucularını bekliyor. Sadece ünlü kalemler değil, yerel yazarlar da burada kendine yer bulabiliyor. Ve bence bu, işin en güzel yanı. Antalya’nın sokaklarında dolaşan bir yazarın kitabını elinize alıp "Bu bizden biri" diyebilmenin mutluluğu, fuara apayrı bir sıcaklık katıyor.

Özellikle çocuklar için kurulan etkinlik alanları tam bir cümbüş! Renkli çadırlar, kitap okuma saatleri, masal anlatımları… Çocuklar kitapla büyürse, geleceğimiz de sağlam olur derler ya, işte burada o tohumlar atılıyor. Belki de geleceğin şairi, romancısı, gazetecisi o kalabalığın arasında geziyor sessizce.

Kitap fuarları aynı zamanda bir buluşma noktası. Eski arkadaşlar stant aralarında karşılaşıyor, öğretmenler öğrencilerine tavsiye ettiği kitapları gösteriyor, sevgililer birbirlerine kitap imzalatıyor. Belki de kelimeler arasında kurulan en gerçek bağlar burada atılıyor.

Bu fuarların bir başka güzelliği de şehrin her yerinden ulaşılabilir olması. Toplu taşıma rahat, girişler ücretsiz… Yani okumak isteyenin önünde hiçbir engel yok. Ve bu herkesin kitapla buluşmasını sağlıyor. "Kitap pahalı" diyen de geliyor, "Zamanım yok" diyen de. Çünkü burada kitap, sadece okunan değil, yaşanan bir şey.

Bazı akşamlar fuar alanı o kadar kalabalık oluyor ki, bir panayır havası hissediliyor. Ama bu kalabalık hiç rahatsız etmiyor. Çünkü herkes aynı amaçla orada… Yeni bir dünya keşfetmek. Kitabın kapağını açtığında başlayan o sessiz maceraya birlikte çıkmak. Kalabalık ama huzurlu bir yolculuk bu elbette ki…

Tabii ki eleştirilecek şeyler de var. Bazen stantlar sıkışık, bazen bazı yayınevleri yer bulamıyor. Her yıl bir öncekine göre daha iyiye gidildiğini görmek umut verici. Organizasyon her geçen yıl biraz daha büyüyor, çeşitleniyor. Demek ki kitapla kurulan bu bağ güçleniyor.

Antalya’nın güneşli yüzü kadar, düşünceli ve derin bir yanı da var. Ve bu yanını kitap fuarlarında fazlasıyla görebiliyoruz. Şairin dediği gibi; “Kitaplar da insanlar gibidir, onlarla tanışmadan değerlerini bilemezsin.” Antalya da kitabı tanımış, sevmiş ve onsuz yapamaz hale gelmiş. Ne güzel bir dostluk bu…