Antalya'da sıcaklıkların artmasıyla birlikte Yörük aileler geleneksel yayla göçüne hazırlanmaya başladı.
Özellikle Toros Dağları'nın eteklerinde yaşayan ve hayvancılıkla geçimini sürdüren gruplar, Mayıs ayının ilk haftalarından itibaren yaylalara doğru hareket etmeye başlıyor.
Bu göç, bölgedeki yarı göçebe yaşam kültürünün günümüzde hâlâ devam eden önemli bir parçasıdır. Yaylaya çıkış; hayvanların daha serin, ot açısından zengin meralara ulaştırılması ve ailelerin sıcak yaz aylarını daha uygun koşullarda geçirebilmesi amacıyla gerçekleşiyor.
Göç süreci genellikle aile bireylerinin birlikte organize ettiği, birkaç gün süren bir taşınma hareketidir. Taşınma sırasında küçükbaş hayvan sürüleri yürütülerek götürülürken, ev eşyaları kamyonetler veya traktör römorkları ile taşınıyor.
Yaylalarda kurulan geçici yerleşimler, çoğunlukla kıl çadırlardan veya taş temelli, ahşap ya da briket evlerden oluşur. Bu yapılar yaz boyunca barınma ihtiyacını karşılamakta ve iklim koşullarına göre şekilleniyor.
Antalya'nın yaylaları, özellikle Gündoğmuş, Akseki, Elmalı, Korkuteli, Kaş ve Gazipaşa gibi ilçelerin dağlık alanlarında yoğunlaşır. Bu bölgeler hem hayvancılığa uygun olması hem de tarihi göç rotalarının üzerinde yer alması nedeniyle tercih ediliyor.
Yayla hayatı sadece iklimsel bir tercihten ibaret değildir. Aynı zamanda geleneksel üretim faaliyetlerinin sürdürülebilirliği açısından da önemlidir. Keçi sütü, yayla peyniri ve doğal otlarla beslenen hayvanlardan elde edilen et ürünleri, yerel ekonomide önemli bir yer tutuyor.
Son yıllarda iklim değişikliğinin etkisiyle bazı yaylalarda su kaynaklarının azalması, göç rotalarında ve tercih edilen yaylalarda değişikliklere neden olmuştur. Bu da geleneksel göç kültürünün sürdürülebilirliğini tehdit eden unsurlar arasında değerlendiriliyor.
Göç dönemleri, yerel yönetimler açısından da dikkatle izlenmektedir. Yol güvenliği, çobanların barınma alanları, hayvan sağlığı ve mobil sağlık hizmetleri gibi konular, göç sürecinde planlanması gereken başlıca unsurlar arasında yer almıyor.
Öte yandan, bazı yaylalar turistik ilgi de görmekte; bu durum kimi zaman geleneksel yaylacılık ile modern turizm anlayışı arasında çelişkilere yol açmaktadır. Yayla alanlarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı üzerine çeşitli çalışmalar yürütülüyor.
Antalya’da yayla göçü, her yıl belirli takvimsel döngüler içinde devam eden, hem ekonomik hem de kültürel bir faaliyettir. Geleneksel yaşam biçimlerinin korunabilmesi için yerel halkın, akademik çevrelerin ve kamu kurumlarının birlikte çalışması önem taşıyor.