Antalya Müzesi, 1922 yılında, Süleyman Fikri Erten tarafından Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölgeye gelen işgal güçlerinin yağmasından kurtarılan eserlerin korunması amacıyla kurulmuştur.
İlk olarak, Kaleiçi’nde bulunan Alaaddin Camisi içinde, daha sonra ise Yivli Cami’de yer alan Müze, 1972 yılında bugünkü binasına taşınmıştır. Antalya Müzesi, bugün 30 bin metrekarelik bir alanda 14 sergi salonu ile heykel ve değişik eserlerin sergilendiği açık hava galerileri ve bahçeden oluşmaktadır. Antalya Bölgesi’nin sınırları içerisinde yer alan üç antik kültür bölgesi olan Likya, Pamfilya ve Pisidya’nın önemli bir bölümü Antalya Müzesi’nin sorumluluk alanına girmektedir.
Antalya Müzesi, bir arkeoloji ve tarih müzesi olup aynı zamanda bölge müzesi olarak da nitelendirilebilir. Koleksiyondaki eserlerin büyük bölümü bölgede yapılan kazılardan elde edilmiştir. Salonlarda, Antalya topraklarının binlerce yıllık geçmişini yansıtan, kronolojik ve yer yer konularına göre sergilenen eserler görülebilir. Özellikle Perge’de bulunan Roma Dönemi eserleriyle ve müze kurtarma kazılarından ortaya çıkan ilginç ve ünik buluntularıyla Antalya Müzesi, dünyanın en önemli müzeleri arasında sayılmaktadır. Müze, 1988 yılında “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülüne layık görülmüştür.
Müze Salonları
Tabiat Tarihi ve Prehistorya Salonu
Bu salonda dünyanın oluşumuna tanıklık etmiş fosiller ve insanlık tarihinin ilk buluntuları olan eserlere yer verilmiştir. Avcılık ve toplayıcılık düzeninden yerleşik düzene geçen ve bununla birlikte uygarlığa ilk adımını atan insanoğlunun ürettiği kullanım eşyaları, inanışlarına ait idoller, heykelcikler ve Anadolu’nun en eski ölü gömme geleneklerinden birini yansıtan küp mezar sergilemesi de bu salonda yer almaktadır.
İmparatorlar Salonu
Roma Dönemi’nin imparatorları, imparatoriçeleri ile dönemin önemli politik şahsiyetlerinin MS 2. yüzyıla tarihlenen ve Perge’de bulunmuş olan heykelleri sergilenir. Ayrıca Antalya Müzesinin simgesi haline gelmiş, siyah ve beyaz mermerin birlikte kullanılması ile yapılmış olan dansöz heykeli de görülebilir.
Tanrılar Salonu
Bu salonda, heykeltıraşlık ve mitolojinin muhteşem birleşimini görmek mümkündür. Yunan mitolojisinde adı geçen tanrıların kralı Zeus, aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit, güneş ışığının tanrısı Apollon gibi tanrı ve tanrıça heykelleri yer alır. MS 2. ve 3. yüzyıla tarihlenen bu heykellerin tamamı Perge’de yapılmış kazılar sonucu ortaya çıkmıştır.
Perge Batı Cadde ve F-5 Çeşmesi Salonu
Bu salonda, Batı Caddeden çıkan Athena heykeli, Hellenistik Dönem Kuleleri önündeki meydandan çıkan Aphrodite heykeli ve kuzey hamamının batı köşesinde yer alan F5 Nymphaeumu havuzu içinden açığa çıkarılan toplam 13 adet heykel sergilenmektedir. Bunlar Perge plastik sanatının seçkin örneklerini temsil eden, İmparator Caracalla heykeli ile Asklepios, Helios, Nemesis, Selene, Tykhe gibi tanrı ve tanrıçalara ait heykellerdir.
Lahitler Salonu
Bu salonda sergilenen lahitlerin büyük bölümü Perge nekropolünde yapılan kazılardan ele geçmiştir. Bu lahitlerin mermerleri Perge’ye Attika, Prokonnesos (Marmara Adası) veya Dokimaion (Afyon)’dan getirilmiş ve Perge’nin lokal heykeltıraşlık atölyesinde işlenmiştir. Salonda madalyonlu, sütunlu ve girlandlı, pamfilya tipi lahitlerin yanında yasadışı yollarla yurtdışına kaçırılan ve ait oldukları topraklara iadeleri sağlanan Girlandlı Lahit ve Herakles Lahdine ait parçalar ile Perge antik kentinden 1960’lı yıllarda yurt dışına kaçırılan ve Cenevre Serbest Limanı’nda ele geçirilerek 2017 yılı Eylül ayında Antalya Müzesi’ne iade edilen Herakles Lahdi görülebilir.