Sevgili okurlarım bugün size benimde çok sevdiğim Karain Mağarası’nı anlatmak istiyorum. Karain Mağarası, Antalya merkeze yaklaşık 30 km uzaklıkta bulunuyor.
Döşemealtı sınırları içerisinde kalan mağara, Yağca Köyü yakınlarında. Burdur Yolu üzerinden ya da Korkuteli Yolu üzerinden ulaşabilirsiniz. Yolu gayet düzgün, köye yaklaştıkça biraz bozulsa da rahatsız edecek bir yol değil. Giderken hangi yoldan gideceğiniz size kalmış ama dönüşünüz mutlaka Korkuteli Yolu istikametinden olsun. Dönüşte Güllük Milli Parkı, Termesos Antik Kenti ve ardından Güver Uçurumu mutlaka görmeniz gereken yerler. Gayet düzgün bir yoldan Karain Mağarası’na geldiğinizde gayet düzenli bir girişi var. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan müzede dönüşte oldukça fazla ihtiyacınızın olacağı küçük bir kafe de bulunuyor. Karain Mağarası’nda çıkan eserlerin sergileneceği bir müze de var şu an açık değil. Karain Mağarası buluntularının bir kısmını Antalya Müzesi’nde görebilirsiniz. Müzekart prosedürünün geçerli olduğu Karain Mağarası için en meşakatli kısım aslında şimdi başlıyor. Mağara için oldukça yorucu bir yolculuk sizleri bekliyor. Umarız kondisyonunuz sağlamdır. Deniz seviyesinden yaklaşık 450 metre yüksekte bulunan Mağara için 400’den fazla merdiven çıkmanız gerekiyor. Merdivenleri çıkarken arada soluklanmanız için banklarda var. Aman boş ver dönelim diye aklınızda geçebilir. Pes etmek yok yukarı devam.
Karain Mağarası, Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten tarafından 1946 yılında bulunmuştur. Bulunduktan sonra ülkemizde ilk defa sistematik ve modern kazının yapıldığı mağara da Karain Mağarası olur. Ülkemizde hep arkeolojik çalışmalardan bahsedilir. Fakat bunlar ya antik kentlerle ya dahöyüklerle özdeşleşmiş durumda. Mağara olarak bakıldığında Karain bir ilk denebilir. 1974 yılına kadar kazılara ve çalışmalara devam eden Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten’den sonra 1985 yılında Prof. Dr. Işın Yalçınkaya başkanlığında kazılar devam etti. Karain Mağarası kazıları ise 2015 yılından beri Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Harun Taşkıran tarafından yürütülmektedir. Günümüzde üstteki fotoğraftan da görebileceğiniz gibi çalışmalar devam ediyor.
ÖZELLİKLERİ
Katran Dağı’nın eteklerinde bulunan Karain Mağarası, bölgedeki karstik yapının zamanla aşınması ve oyulmasıyla oluşmuştur. Mağaranın içerisinde dehlizler, dikitler, sarkıtlar ve sütunlar bulunuyor. 8 gözden ya da bölümden oluşmaktadır. Karain Mağarası özellikle Paleolitik Çağ ya da daha bilinen ismiyle Taş Devri olarak adlandırılan dönemden itibaren bir yaşam mahali olmasından dolayı Anadolu’nun bu anlamda en önemli yerlerinden birisidir. Özellikle mağaranın girişi günlük yaşam için daha çok kullanıldığından yakılan ateşlerden çıkan isten dolayı kararan yerleri de çok net görebilirsiniz. Karain Mağarası’nda yapılan çalışmalara göre Paleolitik Çağ’dan başlayan kalıntılar, Roma dönemine kadar devam etmektedir. Yani Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik Çağlarda da yaşamın devam ettiği bir yerleşke olmaya devam etmiştir. Neredeyse kesintisiz yüzbinlerce yıl boyunca bir yaşam mahalli olan mağara, Roma yıllarında daha çok bir mabet ya da adak mekanı olarak kullanılmıştır. Mağarada bulunan adak stelleri de bunun göstergesi sayılabilir. Özellikle Paleolitik Çağ yerleşimi olması ve o dönemden bizlere birçok bilgi sağlaması sebebiyle önemli olan Karain Mağarası, ülkemizde Neandertal insanlara ait kalıntıların, kemiklerin bulunduğu tek yerdir. Mağaradaki en ilginç ve önemli buluntu ise M.Ö. 39 bin yılına ait olan Neandertal insana ait olan kafatası parçalarıdır. Ayrıca mağaranın duvarlarında bulunan av sahneleri de binlerce yıl öncesinin hayatına ışık tutan bir diğer önemli ipucudur.