Malum Antalya’da yaz geldi, denize girenlerin sayısı da bir hayli arttı. Ben bazen denize girmeye çekinir hale geliyorum, onca kalabalığı görünce aman ha diyorum; onca kişi tek bir yerde durduğunu görmek sağlıklı mı değil mi bilememek…
Geçen havuza yüzmeye gitmiştim, bacağıma kramp girdi. Sanırsınız felaket bir acı bu, aman ha böyle olur mu? Yürüyemez hale geldim iki üç gün boyunca da yeni yeni geçti. Havuzdaki eğitmenler sağ olsunlar taktik gösterdiler ancak benim bacaklar taktik dinlemiyor. Yüzmeyi seviyorum tabi şu suda giren kramp dışında…
Sudaki kramp beni benden alıyor. Yürüyemiyorum, koşamıyorum bir şey yapamıyorum. Antalya’nın o mavi denizinde yüzenlere imreniyorum aslında da bakmayın siz. Yüzüyorlar ediyorlar, hiç mi kramp girmiyor acaba bunlara diyorum?
Ama önemli o suyun üzerinde durup kendimizi dinlememiz değil mi zaten? Bakın örnek vereyim; havuzda üç, dört yaşlarındaki çocuklar suya girip durabiliyor, yüzebiliyor. Bir de bana bakın, yüzerken zorlanıyorum. Bazen yapabiliyorum. Bazen de yapamıyorum.
Kendim iyi bir yüzücüyüm diyemiyorum, yaşayacak kadar olsun yeter. Suda yüzmek gibisi de yok açıkçası, Antalya’nın o ihtişamlı yolları, sokaklarından uzakta doğa ile baş başa kalıp yüzmek…
Bazı arkadaşlarım; ‘haydi gel yüzelim’ diyor yazlarında denize ya da havuza gitmek de bir işkence bana kalırsa da onları kırmadan edemiyorum. Yüzünce kendime geliyorum, elbette ki iyi yüzmüyorum bana göre yüzmek suda olmak ile eş değer. Diyenleriniz olacaktır; ‘ne demek o?’
Durun açıklayım hemen; ‘suyun içerisinde hareket ettirmek bedenimizi canlandırıyor, yüzmeyi iyi bilenler onlar zaten ileri derece canlı oluyorlar’ diyebilirim.
Yüzme öğrenin arkadaşlar, yüzmeyi öğrenin ki ilerde lazım olur. Acil durumlarda hem sizin hem de başkalarının yaşamını kurtarmada işe yarayacak olan yüzme büyük önem taşıyor.
Şimdi yazda geldi, yüzmede başarılar dilerim. Yaz sizi bekliyor!